rV5Z. Ocak 23, 2018 219 Görüntüleme Yenilenebilir enerji kaynakları elde edilirken az ya da çok belli bir miktarda çevreye etkileri olmaktadır. Ancak diğer enerji kaynaklarında olduğu gibi büyük çevresel etki oluşturmazlar. Bu nedenle de ülkeler yenilenebilir enerji kaynaklarına her zaman önem vermiştir. Türkiye yenilenebilir enerji kaynakları noktasında büyük avantajlara sahiptir. bunlardan birisi olan dalga enerjisi de yenilenebilir enerji kaynakları arasında çevreye olumsuz etkileri en az olanların başında gelmektedir. Çevresel yararları Dalga enerjisi çalıştırılması anında fosil yakıtla üretim meydana getirmezler. Bu nedenle de sistemi oluşturan parçaların üretimi esnasında emisyon mevcuttur. Oluşacak olan gaz salımı sonrasında dalga enerjisi tipine göre değişiklik gösterebilecektir. Dalga enerjisinin insanlığa pek çok faydası vardır. Mesela uzk kıyı bölgelerinde ve küçük adalarda yedek bir güç istasyonuna bapımlılığı ve bu nedenle de enerji elde etmek için gerçekleştirien yakıt taşımacılığı sistemini de azaltacaktır. Bunun yanı sıra bu bölgede atmosfere de gaz salınımı bir hayli düşük boyutta olacaktır. dalga enerjisi sayesinde bu bölgelerde çevresel etkilerde en aza indirilecek ve maliyet neredeyse zaman içerisinde sıfırlanacaktır. Dalga Enerjisi Dönüşüm Sistemi ile ayrı bir besleme hattı oluşturulmuş olur. Özellikle kıyıdan uzak dalga enerji dönüşüm sistemleri, birçok organizmanın korunmasına ve yeni habitatların oluşmasına yardımcı olur. Çevresel etkileri Tüm enerji kaynaklarının çevreye etkileri ebette vardır. Dalga enerjisi sisteminde dönüşüm kıyı ve de kıyıya yakın bölgede kurulan dalga enerjisi sistemleri sayesinde deniz yaşamı da olumsuz bir şekilde etkilenebilmektedir. Eğer ki bunun için gerekli olan düzenleme yapılırsa o zaman bu etkinin ortadan kaldırılması da sağlanabilir. Mesela bu tip sistemlerinin deniz ulaşım güzergahı üzerinde olmaması gerekir. Yüz yıllar geçtikçe biryandan nüfusu büyüyen diğer yandan tüketimleri artan bir dünyada yaşamaktayız. Her güzel şeyin bir bedeli olduğu gibi enerji kaynaklarından faydalanırken de bir bedel ödenmesi gerekmektedir. Belki bu bedel çevrenin kirlenmesi, insan ömründe kısalma, dünyanın varoluşundan günümüze kadar yaşamış canlıların ırklarının tükenmesi, belki de yaşanabilir bir dünyanın torunlarımız tarafından görülemeyecek olmasıdır. Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim günümüzde yoğunlaşmıştır. Bu enerji kaynaklarından yoğunluk bakımında, günümüzde yaygın olan rüzgar ve güneş enerjisinden daha yüksek olan dalga enerjisinin ekonomiklik ve çevresel yönlerden ele alınmıştır. İlgi Çekici! Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Önemi ve Ülkemizde ki Durum Dünyada ve ülkemizde son yıllarda artık iyiden iyide kullanımı artan ve önemi yavaş yavaş kavranmaya … Günümüzde sanayileşmenin ve şehirleşmenin bir sonucu olarak enerjiye olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Enerji ihtiyacının artması ile birlikte enerji üretiminde kullanılan tükenilebilir olarak nitelendirilen fosil yakıtların da kaynakları azalmaktadır. Kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların kullanılması hem çevreye zarar verir hem de ülke ekonomisine yük getirir. Doğada kendini yenileyememesi nedeniyle fosil yakıtların da tükenmeye başladığı günümüzde ülkeler yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme durumuna geçmiştir. Isınma, elektrik üretimi, ulaşım ve endüstriyel faaliyetler gibi çok fazla alanda kullanılabilen yenilenebilir enerji kaynakları sayesinde ülke ekonomisinin dışa bağımlılığı azalır, ülke kendi çabasıyla kalkınma olanağına sahip olur. Bu özellikle doğal kaynaklar bakımın zengin olanaklara sahip olan Türkiye için önemli bir kalkınma fırsatıdır. Yenilenebilir Enerji Nedir? Doğada kendini zaman içerisinde yenileyen ve hiç tükenmeyen güneş, rüzgâr, dalga, bitkisel atık gibi doğal kaynakların kullanılması ile üretilen enerjiye yenilenebilir enerji adı verilir. Fosil kaynaklar ozonun delinmesi, küresel ısınma, iklim değişikliği ve doğanın tüketilmesi gibi ciddi zararlara yol açar. Yenilenebilir enerji kaynakları ise düşük maliyetlidir, çevre dostudur, temiz ve yerlidir. Bu yüzden fosil yakıtlara dayalı enerjinin yerini almaya başlamıştır. Gelecek nesillere de doğal mirasın aktarılabilmesi, çevrenin korunması ve ucuza enerji elde edilebilmesi amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesi bir zorunluluktur. Yenilenebilir enerji kaynağı türleri şöyledir Rüzgâr enerjisi Güneş enerjisi Hidroelektrik enerjisi Jeotermal enerji Dalga enerjisi Biokütle enerjisi Hidrojen enerjisi Türkiye’deki Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Çevreye Olan Etkileri Nelerdir? Fosil yakıtların tükenmeye yüz tuttuğu bilinen bir gerçektir. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler yoğun bir enerji üretimine ihtiyaç duymaktadır. Enerji üretiminin artması sayesinde sanayi üretimi ve endüstrileşme de desteklenebilir. Türkiye ihtiyacı olan enerjinin büyük bir kısmını ithalat yolu ile temin etmektedir. Bu durum da cari açığa, ekonomik bağımlılığa ve iktisadı sorunlara yol açmaktadır. Türkiye 36° – 42° güney paraleller ile 26° – 45° doğu meridyenleri arasında yer alan bir konumdadır. Bu sayede dört mevsimi de yaşar. Güneş enerjisi, hidrolik enerji, jeotermal enerji ile rüzgâr enerjisi gibi doğal enerji kaynakları bakımından yüksek bir potansiyele sahiptir. Sahip olunan doğal kaynakların değerlendirilmesi sayesinde hem yeni iş kolları yaratılmış olur hem ülke ekonomisi desteklenir. Söz konusu doğal kaynakların değerlendirilmesi için gerekli yasal mevzuat oluşturulmuştur. Yapılan yatırımların sonucunda yenilenebilir enerji üretiminde önemli ölçüde yol kat edilmiştir. Türkiye’de bulunan yenilenebilir enerji kaynakları ile çevresel etkileri şöyledir Güneş Enerjisi Türkiye’de en çok kullanılan yenilenebilir enerji kaynaklarının başında güneş enerjisi gelir. Türkiye dört mevsimi yaşayan bir ülkedir ve yılın yaklaşık olarak 114 gününde yoğun olarak güneş ışınlarına maruz kalır. Güneş ışınlarının çoğunlukla dik açı ile gelmesi sayesinde bu kaynak kullanılarak enerji üretimi yüksek verimliliğe sahiptir. Bu oldukça yüksek bir rakamdır. Yapılan araştırmalara göre günlük 7,5 saat ve yıllık saat olmak üzere güneşlenme süresi mevcuttur. Türkiye’de 7 adet coğrafi bölge arasında güneş ışınlarına en çok maruz kalan bölge Güney Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Bunun ardından Akdeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi gelmektedir. Güneşlenme sürelerinin fazla olması sebebiyle özellikle ve güney ile batı kesimlere pek çok güneş enerjisi santrali kurulmuştur. Güneşten elde edilen elektrik enerjisi hem ısıtmada, sanayide hem de seracılıkta kullanılır. Geniş düzlüklere kurulan güneş panelleri sayesinde elektrik enerjisi depolanır ve kalanı da ihtiyaç duyan bölgelere aktarılır. Güneş enerjisinden en fazla elektrik üretilen ay Haziran iken en düşük seviyede elektrik elde edilen ay ise Aralık’tır. Rüzgâr Enerjisi Bu yenilenebilir enerji türü Türkiye’de güneş enerjisi gibi oldukça yaygın bir kullanım ağına sahiptir. Özellikle Marmara Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesi’nde rüzgar enerjisi santralleri sık olarak bulunur. Rüzgâr enerjisinden elektrik üretilebilmesi için denize yakın bulunan geniş düzlüklere ihtiyaç duyulur. Bu özellikteki alanlara kurulan pervaneler sayesinde elektrik enerjisi elde edilir. Türkiye doğu, batı, kuzey ve güney olmak üzere dört yönden de rüzgar almaya açıktır. Bu sayede de yüksek bir potansiyele sahiptir. Rüzgardan daha çok yararlanmak için kurulan santrallerin sayısı arttırılmalıdır. Hidroelektrik Enerjisi Güneş enerjisi gibi hidroelektrik enerjisi de Türkiye’de en çok kurulan yenilenebilir enerji santralleri arasında yer alır. Türkiye coğrafi yapısı gereği hem su kaynakları bakımından zengin hem de engebeli kara yapısına sahiptir. Yüksekten akan su sayesinde elektrik enerjisi üretilebilir. Türkiye’nin pek çok yerinde hidroelektrik santraller ve barajlar bulunur. Zengin su kaynakları ve akarsular sayesinde yoğun bir şekilde elektrik üretimi gerçekleştirilir. Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılayan en büyük ikinci enerji kaynağı olarak hidroelektrik santraller kabul edilir. Hidroelektrik enerjisi üretilerek akan su değerlendirilir, üretim faaliyetleri desteklenir, istihdam artar ve enerji ithalatına ayrılan bütçe azalır. Biyokütle Enerjisi Bitkisel ve hayvansal atıkların dönüştürülmesi suretiyle elde edilen enerji çeşididir. Biyokütle enerjisi Türkiye’de daha az kullanılan bir yenilenebilir enerji türüdür. Doğal kaynaklardaki karbon ile azot dengesi kullanılarak biyodizel ve biyogaz gibi yakıtlar üretilir. Türkiye’de ayçiçeğiler dönüştürülerek biyodizel üretilir. Bu bitkiye ek olarak buğday, mısır ve gübrede kullanılır. Ayrıca çöplerin ve tarım gibi diğer atıkların yakılması suretiyle de biyokütle enerjisi üretilmektedir. Biyokütle enerjisi elde edilebilmesi için biyolojik ve kimyasal araştırma geliştirme çalışmalarının yürütülmesi gerekir. Ne yazık ki Türkiye bu alanda henüz tam olarak yetkinleşememiştir. Jeotermal Enerji Çok yönlü olarak kullanılabilen bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Yeraltından çıkan sıcak su ve buhar sayesinde enerji üretilir. Türkiye coğrafi konumunun bir sonucu olarak pek çok fay hattının ortasında yer almaktadır. Depremler ile hareket halinde olan fay hatlarından sızan sıcak su ve su buharı enerji üretiminde kullanılır. En çok Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesi jeotermal kaynak yönünden zengindir. Bu bölgeler fay kırıkları sürekli olarak hareket eder. Devamlı olan sıcak su akıntıları sayesinde buharla çalışan araç gereçler, endüstriyel makineler kullanılır, hanenin ısınma ihtiyacı giderilir. Yaşamımızın hemen her alanında enerjiye gereksinim duyarız. Evlerin ısıtılması, taşıtların hareket etmesi, toprağın sürülmesi gibi etkinlikler enerji kullanımı gerektirir. Enerji kaynakları olmadan bir yaşam düşünmek çok zordur. Enerji çeşitli kaynaklardan elde edilebilir. Dünyanın toplam enerji gereksiniminin önemli bir bölümü kömür, doğal gaz ve petrol gibi fosil yakıtlardan karşılanır. Su, jeotermal, biyokütle, rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerji daha az kullanılır. Enerji kaynaklarının kullanım oranları ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Enerji kaynakları, küresel ısınmaya etkilerine göre “yoğun karbon atıklı” katı yakıtlar, petrol, gaz ve “karbon atıksız” rüzgar, güneş, biyokütle, hidroenerji, jeotermal ve nükleer kaynaklar olarak sınıflandırılabilir. Tüm enerji kaynaklarının çevreye etkileri vardır. Bu etkiler, enerji kaynaklarının elde edilişinden tüketimine kadar her aşamada farklı ölçülerde ortaya çıkar. Fosil yakıtların yakılması sırasında havaya asitli gazlar, toz, is gibi kirlilik yapıcı maddeler salınır. Yakıt elde etmek amacıyla yapılan açık madencilik etkinlikleri gereklidir; ancak bunlar doğal yapının zarar görmesine neden olur. Nükleer enerji santrallerinde ortaya çıkan radyoaktif atıkların depolanmasında pahalı ve tehlikeleri henüz tümüyle ortadan kaldırılmamış çözümler kullanılır. Fosil yakıtlar Çevre sorunlarının temel kaynaklarından biri fosil yakıtların kullanımıdır. Fosil yakıtların üretimden tüketime geçirdiği aşamalar şunlardır madencilik ya da çıkarma, işleme, taşıma, dönüştürme, yakma ve atıkların boşaltılması. Fosil yakıtların yakılması karbon dioksit, kükürt dioksit, azot oksit, parçacık halindeki maddeler ve toz salımına yol açar. Karbon dioksit küresel ısınmaya en fazla katkıda bulunan maddedir. Kükürt dioksit ve azot oksit asit yağmurlarına neden olur; parçacıklı maddelerle birlikte havanın kirlenmesinde rol oynar. Fosil yakıtlar insan kaynaklı karbon dioksit salımının neredeyse %80’ini oluşturur. Enerji üretimi sırasında salınan karbon dioksit miktarı, kullanılan yakıtın çeşidine göre değişir. Örneğin, belirli bir miktarda enerji elde etmek üzere doğal gaz yakılması, aynı miktarda enerjiyi elde etmek için yakılan kömürün yarısı kadar karbon dioksit açığa çıkarır. Aynı miktarda enerji petrolden elde edilirse, doğal gazın ürettiğinin 1,5 katı kadar karbon dioksit açığa çıkar. Bir birim enerji başına kömür, petrol ve doğal gazın ürettiği karbon dioksit oranı matematiksel olarak şu şekilde gösterilebilir 2,0 1,5 1,0 Katı yakıtlar, hem bölgesel hem de küresel olarak en fazla çevre kirliliğine yol açan yakıt çeşitleridir. Nükleer enerji Nükleer enerji santralleri, normalde çevre açısından zararlı değildir. Ancak bu santrallerde oluşan nükleer kazalar son derece tehlikelidir. Ayrıca radyoaktif atıkların depolanması ve işlenmesi sırasında da sorunlar ortaya çıkabilir. Tüm bu işlemlerin kontrollü bir şekilde yapılması gerekir. Bu işlemler sırasında oluşabilecek bir kaza, radyoaktif atıkların çevreye yayılmasına, dolayısıyla da insanların ve doğanın zarar görmesine yol açar. Nükleer enerjiyle ilgili en önemli sorunlardan biri, radyoaktif atıkların güvenli şekilde depolanmasını sağlayacak kesin bir çözüm yolunun henüz bulunamamış olmasıdır. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması çevreye daha az zarar verse de bunların da birtakım olumsuz etkileri olabilir. Yenilenebilir bir enerji kaynağı olan sudan enerji elde etmek amacıyla yapılan barajların etkileri şunlar olabilir Su altında kalan bölgelerde yaşayan insanların göçe zorlanması Orman alanlarının ve verimli toprakların yitirilmesi Yaban yaşamının ve balıkların zarar görmesi Doğal alanların değişmesi Geçimini balıkçılık ve çiftçilikle sürdüren insanların geçim kaynaklarını yitirerek zarar görmeleri Barajları beslemek için akarsu yataklarının değiştirilmesi ve bunun sonucunda suyun paylaşımıyla ilgili çatışmaların ortaya çıkması Barajların çevreye etkileri son derecede karmaşıktır ve bunların önceden tahmin edilmesi güçtür. Bu etkilerin çoğu çevre açısından zararlı boyutlardadır. Bu durum, büyük elektrik santrallerinin kurulmasının önündeki en önemli engeldir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşabilmesi için geniş araziler gerekir. Ayrıca bu kaynakların kullanımı da görünüm, gürültü ve az miktarda da olsa salımlar açısından birtakım çevre sorunlarına neden olabilir. Asit yağmurları ve küresel ısınma gibi çevre sorunları son yıllarda giderek daha çok kaygı uyandırmaktadır. Bu çevre sorunlarının olumsuz sonuçları ortaya çıktıkça yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanma eğilimi de artmaktadır. Türkiye’de enerji Türkiye enerji kaynakları açısından kendi kendine yeten bir ülke değildir. Yerli enerji kaynakları yüksek enerji gereksinimini karşılayamamakta ve sonuç olarak ithal enerji kaynakları kullanılmaktadır. Türkiye enerji gereksiniminin yaklaşık %49’unu ithal enerji kaynaklarından karşılamaktadır. Ülkemize en yüksek miktarda ithal edilen enerji kaynağı petroldür. Bunu, doğal gaz ve kömür izler. Türkiye, kömür madenleri bakımından zengindir. Ancak çıkarılan kömürün çoğunun kükürt oranı yüksektir. Kükürt oranı yüksek kömür hava kirliliğine neden olur. Ayrıca kömürü kükürtten arındırma işlemleri pahalıdır. Kömürün kükürtten arındırılmasını sağlayacak altyapı da bulunmadığından, Türkiye’ye kömür ithaline devam edilmektedir. Türkiye, ihracat gelirlerinin yaklaşık dörtte birini enerji ithaline harcamaktadır. Ülkemizde birçok enerji santrali vardır. Bu enerji santrallerindeki toplam üretimin %67,2’si termik, %32,7’si su, %0,5’i jeotermal ve %0,5’i rüzgar enerjisine dayanmaktadır. Ancak nükleer enerjinin kullanım oranının yaklaşık %3 seviyesine getirilmesi planlanmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmanın olumlu ve olumsuz yönlerinden üçer tane yazalım. Olumlu Yönler Fosil yakıtlar gibi çevreyi hiç kirletmez ya da çok az kirletir. Enerjisini güneşten aldığı için enerjisi süreklidir. Kırsal alanda da elektrik enerjisini kullanmayı mümkün kılarlar. Olumsuz Yönler Yatırım maliyetleri çok yüksektir. Her yerde üretmek mümkün olmaz. Rüzgarın olmadığı yerde rüzgar, güneşin olmadığı yerde ve zamanda güneş enerjisinden elektrik üretilemez. Bazen canlılara zarar verebilirler. Updated 03 Mart 2016 at 2206

yenilenebilir enerji kaynaklarının olumsuz etkileri