zMcwWJ. Küresel çapta hızla artan obezite sorununa çözüm olarak görülen ve günden güne artan bir uygulama olan tüp mide ameliyatı süreci hakkında bilgiler veren Diyetisyen Nagehan Afşar, bu süreçte diyetisyenlerin üzerine düşen rolü anlattı. Tüp mide ameliyatı hakkında genel bir tanımlama yapan Diyetisyen Nagehan Afşar “Halk arasında tüp mide ameliyatı veya mide küçültme ameliyatı olarak bilinen “Sleeve Gastrektomi”, bir bariatrik cerrahi yöntemi olarak uygulanmaktadır. Tüp mide ameliyatını, midenin yaklaşık olarak % 80’inin çıkarılarak tüp şeklini alması olarak tanımlayabiliriz. Mide hacminin küçültülmesi ve bedenimizde değişen hormonal tepkilere bağlı olarak; insülin duyarlılığı artmakta, tokluk ve açlık sinyallerinde yanıtlar değişmektedir. Bu değişiklikler ise tüketilecek besin miktarının kısıtlanması ve yaşanabilecek emilim değişiklikleri ile bedenimizdeki ağırlık üzerine olumlu etki sağlamaktadır. Mide hacminde meydana gelen azalma ve geçirilen operasyona bağlı olarak bireylerin beslenme alışkanlıkları da değişiklik göstermektedir” açıklamasında bulundu. Son dönemde hızla artan bir uygulama olarak karşımıza çıkan tüp mide ameliyatının sadece kiloyla ilgili olmadığını ifade eden Afşar “Veriler bu uygulamanın; vücut ağırlığında azalma, uyku apnesi, şeker hastalığı, tansiyon vb. gibi hastalıklarda hızlı ve belirgin şekilde iyileşmeyi sağlayan bir operasyon olduğunu gösteriyor. Bu sebeple bariatrik cerrahi yöntemlerine olan talepler de gün geçtikçe artmakta. Birçok bariatrik cerrahi türü olsa da, günümüzde cerrahların sıklıkla tercih ettiği operasyon türünün Sleeve Gastrektomi olduğu gözlemlemekteyiz” dedi. DİYETİSYENLERE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR Cerrahi bir operasyon olması sebebiyle, uygulamadan önce ve sonra büyük bir özen gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Diyetisyen Nagehan Afşar, bu süreçte diyetisyenlere de büyük bir iş düştüğünü belirtti. Afşar “Operasyonlardan önce bireylere kapsamlı bir ön değerlendirme yapılmalıdır. Diyetisyenler ise bu süreçte ekibin vazgeçilmez bir parçasıdır. Unutmamalıdır ki bu tarz ameliyatlar asla bir son değil yepyeni bir dönemin başlangıcıdır. Süreci sağlıklı bir şekilde yürütmek için kişi, doktorunun önerilerini dikkate almak ve diyetisyeninin kontrolünde olmak durumundadır. Diyetisyenler bu süreçte beslenmenin değerlendirilmesi ve operasyon sonrasında değiştirilecek yeme davranışları ile ilgili tespitler yaparak, yaşanacak olan süreçte kişiye beslenme eğitimi sağlamalıdır. İlk dönemlerde bireyin değişen fizyolojisinde yaşayabileceği problemleri, yaşanması muhtemel mide bulantılarını, tansiyon düşüklüğünü veya halsizlik hissini doğru beslenme önerileri ile azaltarak, oluşabilecek kaygıları en aza indirmek diyetisyenlerin görevlerindendir. Ayrıca mide hacminin kısıtlanması ve azalan emilim nedeniyle önemi daha çok ortaya çıkan protein, lif gibi besin kaynaklarının gerekliliğini vurgulayarak; tıbbi beslenme programlarına eklemeler yapmak ve bireyin uzun dönemde sağlık bütünlüğünün korunmasını sağlamak da oldukça önemlidir” ifadelerini kullandı. AŞAMALAR KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞİYOR Uygulama sonrası beslenmenin detaylarını anlatan Diyetisyen Nagehan Afşar “Operasyon sonrasında gerçekleşecek olan hızlı ve yüksek miktarda kilo kaybına karşılık, doku iyileşmesini arttırıcı ve kas kütlesini koruyucu etkiyi sağlayabilmemiz için yeterli enerjiyi besin maddeleri ile sağlamamız gerekli. Bunu sağlarken oluşabilecek reflü şikayetlerini, dumping sendromunu, kabızlık ve benzer şikayetleri en aza indirecek şekilde bir beslenme programı hazırlamamız gerekiyor. Baktığımızda hem ameliyat öncesi hem de sonrasında alanında deneyimli bir diyetisyenle görüşmek çok önemli. Özellikle operasyon sonrası ilk dönemlerde su, kafeinsiz çay, az yağlı et veya tavuk suyu, yine az yağlı süt gibi tüketimi kolay olacak içerik ile desteklenmelidir” dedi. Beslenme düzeninin aşamalar halinde ve kişiye göre ilerlediğini belirten Afşar “Püre dönemine başlanıldığında; pişmiş sebzeler, yumuşak meyveler veya blenderize yapılmış çorbalar önerilebilmektedir. İleri süreçlerde artık çatalınızla ezebileceğiniz bir kıvamda olabilecek yiyecekleri hatta et ürünleri veya ev yemeklerini de menünüze ekleyebilirsiniz. Bu süreçte yeterli protein tüketimi sağlayabilmek adına kişiye uygun olarak önerilecek protein desteklerinin alınması da çok önemli. Ayrıca operasyon sonrası doktor tavsiyesi ile multivitamin desteği de almalarını tavsiye ediyoruz. Bu süreçte kaçınmamız gereken; asitli içecekler, basit şeker veya basit şeker ile hazırlanmış besinler, alkol ve yüksek kafeinli içecekler başta gelmektedir. Tüm beslenme süreci değerlendirildiğinde diyetisyeninize danışmanız ve destek almanız en doğru karar olacaktır” diyerek sözlerini noktaladı. Hemen hemen tüm cerrahi girişimlerden sonra hastalara uygulanan sınırlı sıvı beslenme süreçleri vardır. Operasyon kapsamı mide olunca da beslenme süreçleri daha katı ve daha uzun süreli olabilmektedir. Tüp mide cerrahisinden sonra ön görülen sıvı dönemi hekiminizce aksi belirtilmedikçe ameliyat sonrası ilk 15 günü kapsamaktadır. Ardından sırasıyla püreli beslenme dönemi, katı beslenme dönemi ve normal beslenme dönemi gelmektedir. Diğer beslenme süreçlerini de sitemizde bulabilirsiniz. Bu yazımızda tüp mide ameliyatı sonrası, ameliyattan hemen sonra başlayan ilk 15 günü kapsayan sıvı beslenme dönemini işleyeceğiz. Sıvı beslenme dönemi kendi arasında ikiye ayrılmaktadır. İlk sıvı beslenme dönemi ameliyattan sonraki ilk üç gündür ve bu döneme berrak sıvı beslenme dönemi adı verilir. İlk üç günden 15 gün tamamlanana dek geçen sürece ise doğrudan sıvı beslenme dönemi adı verilmektedir. 1İlk 3 Gün Berrak Sıvı Beslenme Dönemiİlk 15 Gün Sıvı Beslenme DönemiAsitsiz – Ekşi Olmayan Taze Meyve SularıLaktoz İçermeyen Süt – Soya SütleriEt, Tavuk, Kemik SuyuProtein Ağırlıklı SıvılarIhlamur, Çay, Bitki ÇaylarıGünde En Az 2 – 2,5 Litre Su İlk 3 Gün Berrak Sıvı Beslenme Dönemi Bu süreç tüp mide ameliyatından hemen sonra başlar ve ilk üç günü kapsamı altına alır. Süreç esnasında berrak olmayan tüm sıvı gıdaların tüketilmesi yasaktır. 3 gün tamamlandıktan sonra normal sıvı beslenme dönemi devreye girer. Berrak sıvı dönemde tüketilmesi gereken besinler şu şekildedir; Et, tavuk suyu. Çok sıcak – çok soğuk olmamalıdır. Ilık ve porsiyonu küçük olmalıdır. Az az ve sık tüketilebilir. Tanesi olmayan her türlü komposto suyu içilebilir. Yine çok soğuk ve çok sıcak tüketilmemelidir. Doktorun onay verdiği her türlü bitki çayı içilebilir. Ancak mümkün mertebe açık çay içilmelidir. Aşırı soğuk – aşırı sıcak tüketim gerçekleştirilmemelidir. Her gün en az 2 – 2,5 litre ılık su tüketilmelidir. Ev yapımı, doğal yoğurt ile yapılan ayranların içilmesinde bir sakınca yoktur. Yoğurdun çok yağlı olmamasına özen gösterilmelidir. İlk 15 Gün Sıvı Beslenme Dönemi İlk üç günlük tamamen berrak nitelikteki sıvı gıdaların ardından 15 gün boyunca devam eden ağırlıklı sıvı beslenme dönemi gelmektedir. Bu dönemde de yine berrak dönemde örnek verilen gıdaların tüketilmesi önerilir. Bununla birlikte tüketimi gerçekleştirilecek gıda çeşidi daha fazladır. İlk 15 gün tamamlanana dek kesinlikle püreli gıdalar dahil hiçbir şekilde katı gıdaların tüketilmemesi hayati önem taşımaktadır. Bu süreçte de berrak, tanesiz, tuzsuz, şekersiz gıdalara ağırlık verilmelidir. Hazımsızlık yapacak, gaz yapacak, asitli, gazlı besinlerden mümkün mertebe uzak durulmalıdır. Daha fazla detay verecek olursak aşağıdaki adımları takip etmenizi öneririz. Asitsiz – Ekşi Olmayan Taze Meyve Suları Bilindiği üzere portakal – mandalina – limon gibi narenciye grubu meyvelerde asit bulunmaktadır. Bu nedenle tüp mide ameliyatı sonrası sıvı beslenme sürecinde bu tür meyvelerin suyu içilmemelidir. Aynı şekilde vişne – nar gibi ekşi meyvelerin suları da sakıncalı olabilir. Bunların yerine doğal elma – armut – kayısı – şeftali gibi meyvelerin sularına ağırlık verilebilir. Aynı şekilde anılan ya da benzeri meyvelerle elde edilmiş komposto suları da tercih edilebilir. Kesinlikle tanesiz olmalıdır. Meyve sularının miktarı günlük 200 ml değerini aşmamalıdır. Kesinlikle soğuk – sıcak olmamalı, ılık olmalı, küçük küçük yudumlarla alınmalıdır Laktoz İçermeyen Süt – Soya Sütleri Midenize yönelik cerrahi bir girişim geçirdiniz. Operasyon öncesinde laktoz toleransınız yani laktoz hassasiyetiniz olmayabilir. Lakin operasyondan sonraki ilk on beş günlük sıvı beslenme sürecinde laktoz içermeyen sütler, soya sütleri tüketmeniz önerilmektedir. Böylece her türlü sindirim sorunundan uzak ve rahat bir süreç geçirmiş olacaksınız. İsteğe göre laktozsuz yoğurtlarla yapılmış ayranları da tüketebilirsiniz. Mümkün olduğunda tuz tüketmemelisiniz. Tuz tadı arayan bireyler laktozsuz ayran tüketebilirler. Et, Tavuk, Kemik Suyu Gün içerisinde mutlaka et – tavuk – kemik sularından azar azar tüketim gerçekleştirmelisiniz. Kesinlikle tuz, baharat, sarımsak vb gibi maddeler konmadan, tamamen haşlama usulü ile hazırlanmış suları içiniz. Tanesiz olmasına özen göstermelisiniz. Sindirim problemi yaşamamak için içerisine limon suyu – salça – baharat gibi materyaller eklememelisiniz. Eğer tansiyon sorununuz yok ise abartmadan ve normalden daha düşük miktarlarda tuz ekleyebilirsiniz. Eğer tavuk, kemik, et suyunun tadını sevmiyorsanız içerisine gaz yapmayan sebzelerden atarak da haşlama yapabilirsiniz. Lakin unutmayınız ki içmeden önce kesinlikle sebzeleri de süzmelisiniz. Protein Ağırlıklı Sıvılar Bu süreçte beslenme uzmanları, diyetisyenlerce destek alacaksınız. Bu nedenle önerilen protein ağırlıklı sıvı besinlere de özen göstermelisiniz. Böylece oluşabilecek saç – tırnak kayıpları- kas problemlerinin de önüne geçmiş olacaksınız. Ihlamur, Çay, Bitki Çayları 15 günlük sıvı beslenme döneminizde ıhlamur, çay, bitki çayları tüketebilirsiniz. Çaylarınız açık olmalı ve şeker içermemelidir. Sıcak ve soğuk olmamalıdır. Minik yudumlarla tüketilmelidir. Bu dönemde kesinlikle kahve içmeyiniz. Kahvenin her türlüsü yasaktır. Günde En Az 2 – 2,5 Litre Su Tüm yaşamınız boyunca olduğu gibi tüp mide ameliyatından sonra da günde en az 2 litre su tüketmeye devam etmelisiniz. Hızlı, ani, çok su tüketimi yapmayınız. Aralık vererek ve küçük yudumlar eşliğinde günlük su tüketiminizi tam olarak alınız. Aksi halde baş dönmesi, göz kararması, halsizlik gibi pek çok olası sağlık sorunu ile karşı karşıya kalabilirsiniz. 1976 Hatay doğumlu olan Dr. Hasan Erdem; 1996 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’ne girmiş ve 2002 yılında Tıp Doktoru olarak mezun olmuştur. Ardından İstanbul Bezmialem Vakıf Gureba Eğitim Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği’ nde ihtisasa başlayıp 2008 yılında Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. 2009-2011 yılları arasında Elbistan Devlet Hastanesi’ndeki mecburi hizmet görevinin ardından Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ nde Genel Cerrahi Başasistanı olarak çalışmış; burada İleri Laparoskopi ve Robotik Cerrahi alanlarında çalışmalar yürütmüştür. 2016 yılında buradaki görevinden ayrılarak İstanbul’da özel bir klinik kurmuştur. Halen bu klinikte çalışmaktadır. tarihinde ise Doçent Unvanını almıştır. Son dönemde tüp mide ve yağ aldırma gibi bazı ameliyatlardan sonra hastaların yaşamlarını yitirdiklerini görüyoruz. Bu ölümlerin sonuncusu Afyonkarahisar'da yaşandı. Afyonkarahisar'da yaşayan 52 yaşındaki Serpil Aydemir, mide küçültme ameliyatı olmak için Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hastanesi'nde bıçak altına yattı. Ameliyattan iki gün sonra taburcu edilerek evine gönderilen Aydemir, tekrar rahatsızlandı. Kan kusan ve yaklaşık iki ay yoğun bakımda kalan Aydemir, iç kanama nedeniyle hayatını kaybetti. Aydemir ailesi, Serpil Aydemir'i ameliyata doktorun ikna ettiğini öne sürerek konuyu yargıya taşıyacaklarını söyledi. Ölümlerle tekrar gündeme gelen mide küçültme ve yağ ameliyatlarında risk derecesi ne? Ameliyat olacak kişilerin ne şartları taşıması gerekiyor? Ameliyatın ekonomik getirisi iyi olduğu için mi kolayca hasta kabul ediliyor? Bu ameliyatı olabilmenin koşulları neler? "HASTA BEKLENTİYE SOKULMAMALI" Bu işlemlerin bir kilo verdirme veya zayıflama işlemi olmadığını belirten Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Oktay Banlı, bahse konu ameliyatların vücudu şekillendirmede kullanılan bir metot olduğunu belirtti. Kilo, yağ alımının sınırına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Banlı, "Rutinde bu ameliyatlar çok yapılır. Bu operasyonların uzun süren ameliyatlarında yağ embolisi olabilir. Yani yağın kana karışıp dokulara yayılması ile ilgili ciddi problem olabilir" değerlendirmesinde bulundu. Kilo verme metodu olarak yağ aldırmanın önerilmediğini söyleyen Banlı, "Ama bazen hastalar 20-30 kilo vermek için 'Yağ aldırabilir miyim?' diye soruyor. Mümkün değil. Hastayı yüksek beklentiye getirip yağın fazla alınması, uzun süren ameliyatlarda da çok ciddi komplikasyonlara sebep olur" diyor. Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Halil Coşkun, bu ameliyatların tek başına hekimin inisiyatifinde olmadığını aktararak, "Bir takım endikasyon bir operasyonun gerekli olma koşulları kuralları var. Sorumluluk her şeyden önce denetleme organında. Sağlık Bakanlığı hangi hastanede, hangi ameliyat yapılıyor, bu ameliyatlar endikasyona uygun mu bilme yetisine sahip" dedi. "YURT DIŞINDAN HASTA GETİRİLMESİ" Ameliyat sonrası ciddi sorunların genelde takip edilmeyen hastalarda meydana geldiğini dile getiren Coşkun, "Komplikasyon dediğimizde, doktorun yeterli tecrübesi olmayabilir, kullanılan malzemeler kalitesiz olabilir ki bunların onayları çok basit. Yetersiz bir hastane olabilir, ameliyathane şartları kötü olabilir" dedi. Türkiye'deki obezite ameliyatlarındaki artışın en büyük sebebinin sağlık turizmi olduğunu dikkat çeken Coşkun, şöyle devam etti "Sağlık turizmi adı altında ülkemizde aracılar, yurt içi ve yurt dışından hasta toplayıp getiriyor. Burada kim olduğu bilinmeyen hekimlere ameliyat yaptırıyorlar. Bunlar biliniyor ama sonuç itibarıyla ülkeye döviz giriyor diye çoğu kurum görmezden geliyor. Ameliyat için gelenlere komik rakamlara obezite ameliyatları yapılıyor." Beslenme, Metabolizma uzmanı Prof. Dr. Osman Erk bu ameliyatları önermiyor. Erk, "Daha başka, çok hızlı sonuç alınamayacak ama daha etkili yöntemler var. Diyet, yaşam tarzı, aralıklı oruç gibi...Bu tür cerrahi uygulamalarda insan midesine müdahale ya da bağırsaklarının bir kısmı çıkarılıyor. Bunun da uzun vadede olumsuz etkileri zaman içerisinde ortaya çıkıyor. Ameliyat sonrası besin-vitamin-mineral emilimlerinde ciddi sorunlar yaşanıyor" diye konuştu. Plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahı Prof. Dr. Semra Karşıdağ, yağ aldırma operasyonlarının çok basit ameliyatlar olmadığını belirtti. Bu ameliyatların tam teşekküllü hastanelerde yapılması gerektiğinin altını çizen Karşıdağ, "Bu sonuçta cerrahi bir işlem, bir yağ pıhtısı atıp akciğere gidebilir. Ölüme sebebiyet verir" şeklinde konuştu. Uluslararası Estetik Plastik Cerrahi Derneği ISAPS, 2018 Uluslararası Estetik / Kozmetik Prosedürler Anketi'nin sonuçlarına göre dünyada en fazla estetik ameliyat yapılan 11'inci ülke Türkiye. Uzmanlara göre cerrahi müdahale içermeyen botoks ve dolgu gibi uygulamalar daha çok tercih ediliyor. Raporada, Türkiye'de en çok yapılan estetik ameliyatlar şöyle sıralanıyor - Burun ameliyatları - Meme küçültme - Liposuction yağ aldırma - Meme büyütme - Estetik gözkapağı Dünyada en sık yapılan estetik ameliyatlar - Meme Büyütme - Liposuction - Estetik gözkapağı - Burun ameliyatları - Karın gelme *Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin önemli bir bölümü, 24 Ağustos 2021'de Cihat Aslan imzası ile yer alan 'Kilo vermek için yağ aldırma ameliyatı olur mu? '10 litrede 1 litre kan...' başlığıyla yayınlanan makaleden alınmıştır. Kaynak Web Özel Her Obezite Cerrahisi işleminden sonra olduğu gibi Tüp Mide Ameliyatı yani Mide Küçültme Ameliyatı sonrası da aslında şeker ameliyatı sonrası da böyledir özel bir beslenme şekli oluşturulması çok önemlidir. Genel hatlarıyla anlatmak gerekirse ameliyattan hemen sonra hastaya su başlanır, itibaren meyve suyu,su, tanesiz çorba verilebilir. Taburcudan sonra 10 gün uygulanacak şekilde özel bir bol protein ve vitamin içeriği taşıyan Tüp Mide Ameliyatı sonrası sıvı beslenme diyeti verilir, bu sıvı diyetten sonra yaklaşık 1 ay süren püre diyeti, sonrasında ise yarı katı ve katı diyetler verilir. Tüm bu diyetlerde esas amaç şekerden ve yağda fakir, proteinden zengin ve sindirimikolay gıdalar vermek, iyileşme sürecini problemsiz tamamlarken diğer yandan da kaliteli kilo verimini sağlamak, metabolizmanın protein dengesini korumak ayrıca deri sarkmasını mümkün olduğunca azaltmak ve eğer mümkünsehastayı Deri Sarkması Ameliyatından korumaktır. Diğer ve uzun süreli bir hedef ise hastaya uzun dönemde kilo verimini sağlayacak ve gilo geri alımını önleyecek tarzda beslenme ve hayat tarzı alışkanlıkları kazandırmaktır!

tüp mide ameliyatı sonrası beslenme