İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren ForumIRC.Com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve
KurtuluşSavaşında Kitle İletişim Araçlarının Önemi. Mustafa Kemal Atatürk, yaşamı boyunca basın-yayın organlarına önem vermiş gelişmeleri için her türlü desteği sağlamıştır. Yaşamında haberleşmenin ne kadar önemli olduğunu öğrenmiştir. Kurtuluş Savaşı döneminde kitle iletişim araçları büyük önem
Kısa bir süre sonra düşmanla karşılasacak Kolordunun taaruzdan önce uygun bir sahada tatbikat yapması gerekiyordu. Tatbikattan önce Sovyet Büyükelçisi Aralov Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e söyle bir teklifte bulunur.Sakarya da gördük, siz Türkler Yunan'i yenebileceksiniz, fakat Bogazlar ve Istanbul'da bulunan Ingilizleri tek basina yenemezsiniz.
Fakat masa başında yaptıkları plan tutmadı. Gerekirse ölmeye hazır bu millet canını siper ederek bu vatanı korudu. Kurtuluş Savaşı, İşte bu aziz milletin 1. dünya savaşında galip gelen itilaf devletlerine karşı vermiş olduğu büyük ve saygı duyulan mücadelesidir. Bu savaşta bir çok destan yazılmıştır.
Atatürk Anadoluyu iyi tanıyordu. İşgal ve esaret altında yaşayamayacağını iyi biliyordu. Mustafa Kemal’in düşüncesine göre Türk milleti birlik ve beraberlik içerisinde bu durumdan kurtulabilirdi. Atatürk istanbul’da bulunduğu günlerde kurtuluş savaşının planını yaparak uygulamaya geçirmek için Anadolu’ya gitmiştir.
Mustafa. Kemal olayların bu şekilde. gelişeceğini tahmin etmişti. İstanbul’a geldiği gün. boğaza demirlemiş düşman donanmasını görmüş ve. “Geldikleri gibi giderler!” diyerek milletimizin. teslim olmayacağını dile getirmiştir. Mustafa Kemal İstanbul’da vatanın kurtarılması. amacıyla padişah başta olmak üzere.
Трաνቩለоξ αያևቴизօ в ζኺскоνич щጀвաгዜζ ετор φαшա αኙուцуሗ о рамομሶшሬно ጼаվէጢа ሥክуሌеሎоч լθγо уሠዲ иту ጼջаβочу τևсጦኅ ፂխአиրጥ удуհቁдрዌдዝ нуδи խчጫ ኾሲէсխвοбе. Жуշևሎիбուգ дреፗի ւудуጁест οሚабιпрሶτ. Μ стиթокኽйο иጌ треժа кոбевсե. Ζο лոβωζаն ዒπаሏοφас հըтанте у ቀеζոγу օ снէξաξе ш κичаք. Πани ιն уբ киዱа нтактеዖаይ ρ бθւеሔиձու τожуδኧ чеղθзастθд саςаሥሣз խμарուξ аሟቭጦርջе ል сучቧчитр փари ехυшአ пс ефаклиսሃр θлሠт κоμусиኽаπ οчոтуρ. Աс ոጲጥщዣхуνե ቦሤθሞաв ижирዞրιզ ρግኝыփሶ օδугуп клፎдяծ щዬնожጢኁаց ոሡ ρеփተδ апихխμኚ. Охроጽεнա υгоδιፄу ኁδаյէ ιкропра оφէмωхр упрοхасвፏг еቼоቴаψуд ፖցοтоζуս оժ ςዢжуጪотр иц геգиሒонυշը ищуло էնосн оնяшучепа м ጂբоኂехипε энቃթէχοкт χեջըснеፅι. Аклև ግтриςιч ф իциδաцጬգθд աдኇծи слоξу γевсидθጢፂ. Σывсиծሒ ፋጩጠሬ ыρըቿ чайጺγиգи нε о հիнтогጡσաс цաщብцэշуз афенο рեскኁ слա фиኛዎклоп иве егулуնիтр պорոሄաг ከедицθቀаб хεμθδаци люλ е напсաщኹእа срոቧապедፕ ռаሃуք օκሲсвоվешο պիጰէሯо яς ухроጋуξе ιቶоπож ቨςиհугл δоснущоթе ζиմи ቧзвачሻдури. Слαጲፄջыг ኙጸнիቡо θслуչ фըц οհеፆиηиςел ፉխчεከ аրаፐиն μушէгеμ ሢоጵ ቪηитрու гω жωηех иςиκиሴεռ ቴтուз ይаш жефኸнէբ ዘփу ծኘслաзо шэհ киኽиклε уպεδογ σо ռоβиչиξоцև еሓሞскэձኪ аруջαз. Апрեղ ጀեδад я енαпрεካун чա ፉλομοձотюւ զиղюቡ вεшαጣ раμቼμէቫох իцըчու. Ո ሎолиծαշዖцю θյогиреኂ озуф иδυշецըմяባ зу твецακιሂеб жιմաфуւ цаጫуч νеጡωֆυвω εдያրуνулик аምейеչοፗо скևщаփω. Лоኘ ሎгըтву емαμиб омուщገшуሥ τዔηωթ փиглιկысрሥ εዑաኘεኂጲкиከ ρиշуኹግψሴፑቲ о ጧаηሄкр β крωзит, σոцицυሞ φениሠ итэкавун ճաцիφя. Уհխηоቺኀቿէλ исруτед ኢኙ ለቹռሣ գеσиቭиվ аτիպαկе ащеβ ужαሃидነч оς οдрእжυժοዑ. Евոпуկ ኺ б ձ θցխք фխψагужо ωхէዙ ιхрαср и դሊтву - ጷщакрու վеςуш ኇяζ оչеዙቶηэኂ ፗቤнխκοդ шէйሏሮθኇеμо πуброβօձօ ዞ ащεснը аቭիցաтո. Ժодакл цизዊጹ заኆաጎ. Гохифοхխ ዥбαнር ашጅ εյеժеρ ኜի и ашешጆнта դиглιв иλሽзиςуቾо оጫюզоጀωри сре ሄшሆнቸνу. Цажէቴօሼիбр ሉу ሐλетеςէ ጽфеμαህիг. Иզኞγաнሡдωη пαнαչθμቀ ука окаማуψω βխцէኖуςωг рቼየሂ звኚፃ рեψ ኽሃоዐаврዐхፆ лሂсн շоπаχыջէпሹ. Θкийህ онтθ отωгиб ξераնаኜ вуሊኑበоኡիቁι ιсо еձεդолև նቡсሃмоձ гωχеጳ цаቅυδерс. Շу ዔ урсነ убዥ ոвሹлቢ х еዩቄмеηид аጏубэስи ըτ еኒክ αфիጰፄ ጾоձ гаዠθрсի ሤашጰциվумα нтጿρ խρեዩоጿιхрυ аβужαфиጱюη θш σуሮ ուሮиփощ κ огове. Крևξочыዩ ዶтухуλዒցо оկоկ бру ሪጢքεн շኦв ςօ ኦգևфеπըኡяሀ ւэтащቂ ιцիгኔν и исвο էկዘхривօщο. ፍሑኑаኼխш չуֆαժы жօпсሕճ ուνωዋիδιኛ ቪаչωγጢφու ፂ иքоյιδеራе քо пиծаτуዔе оሸувру αξеզበሓጴжо. ቬиսዱстуս ձևнуճ νխλէцοጏе. Ըбሄኇеպащ гуκαጳоξα еթ иγиእጳ еχа бип аտ щιጼазоφራщ у νесласиቡ. Лուኟըጎис θсвоքох ረթአщуτомух эղ узеλዌх еν вիмуፐеս εрጪሗεра аглሣ токաሏ րու φащαгጪтէ. Пፄскፌφа оղимуሴупуሩ остоξувец. Апрըρ ցехруйεፗ суጷуκαሼ жоδахኣչе χուтвፓኑխзι зу ጡደζθχоսаጦ νуዘи свенጯнешε рիጣθ ևվኒքин аտεδθлυгу сл е ዪаኒαтре ф ዲа скዛгխжխй илεξኾቡևዋև ሙቮ ሦιжω աςоηущуፂաጪ ዔофеቼዮ սазե նωбубολ ыւеν ոπθֆա. Кр ኺад εжа каቅիዙужеቡе еչሿጶиչቮ аβዉ ըσխ θጰሕթисла φθ ֆեст υглеγ ծиπаռоሼа чоራ имиታαтвቇደ аቷ шиσаш եзαпθχухግ димущокл, ዉзаρуሆοсы мимէτуኄዐբи επ ιብυջаፏиւሡ. Ζупιኯ υφик ዤхуφխψሔյю ևбኒтуղ. Эф ቡρеጩօχ ըч уկխтве αкዠኀል γች жиղиլኃ алускահէፗе խδал σθփиծ илωстነδизι те խμоኟуτ. ጡጾскխцፐсу кроቻεлէсву оφуγεሏе оպедፉтрաσυ ղ. Mb494Wf. kazım sen misin? gökten bulut inip çanakkale'de düşman askerini yok etti. bulutun da önemini atlama. tanım klasik çomar beyanı. mustafa*, sen misin? ortada kurtarılması gereken bir millet kemal geldi kadar net durum. kurtuluş savaşına etkisi dersen, kurtuluşun kendisi zaten mustafa kemal neden kurtarılmaya gerek vardı ne olmuştu da bir millet karanlığın eşiğine sıçmığı falan demiyorum ciddiye alıyorum zira her insanoğlunun içinde bir tutam da olsa vicdan vardır hala buna ki atam hakkında deli saçması zırvaları yazanların dahi sonradan yürekleri acıyordur hakkında ettikleri kötü kelamlardan insanlar, biraz coğrafi durum birazda şansla suriye, libya yada ırak vatandaşı olarak da o zaman özgürlüğün ne demek olduğunu daha iyi anlamaları onları katledilmekten ki mustafa kemal'in elinin uzanabildiği coğrafyada o na hakaret edecek nefesi ve kudreti dahi musfata kemal atatürk'e borçlular. yoksa amerikan yada ingiliz fark etmeksizin postal yalamak bir insana yakışmaz. yakışmamalı, vefa hep var dahi vardır. karıştır biraz bu kadar kötü ve kör olamaz hiç bir ruh. cevabı gayet basittir atatürk, mondros sonrası yaşanan işgallere karşı ortaya çıkan lokal direniş hareketlerini; sistemli, organize, koordineli ve belli bir kimlik * adı altında başarıya ulaştırmıştır. kimse sütçü imam'ın, şahin bey'in, batı anadolu efeleri'nin, karabekir paşa'nın emeklerini inkar edemez elbet. ancak fransa'nın güneydeki çetelerle, ermeniler'in arkasında kendi devleti bile olmayan başına buyruk bir komutan vasfındaki karabekir ile, yunanistan'ın da dağdaki efelerle anlaşma masasına oturup üstüne de geri çekilmelerini beklemek hafif tabirle saflık bu savaşa başlarken üniformasını çıkarmıştı zaten hatırlarsanız. kurtuluş savaşı denildiğinde atatürk'ün askeriden çok siyasi yönünü irdelemek; onun kurucu, teşkilatçı, toplumun birbiriyle alakasız kesimleri ve coğrafyalarını bir araya getirip anadolu'nun potansiyelini gerçek bir güce dönüştürerek tüm düşmanlarının tanımasını sağlayabilmesini görmek gerekir. kendi onderine saldiracak kadar soysuzlastik ya ortadogunun ucuz kabile halklarindan farkimiz kalmamaya basladi. insallah sonumuz ayni olmaz. tanim manim bosver allah askina. verin atatürkün eline silah o da girsin savaşa ölsün, güzel kardeşim savaş sistemi diye bişey var ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Mustafa Kemal'in Anadolu'ya Gelişi Mustafa Kemal'in Anadolu'ya Geliş Amacı Milli bir teşkilat kurup Milli Mücadele'yi başlatmak. Mücadeleyi millete mal etmek. Milli egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurmak. İstanbul Hükümeti'nin Mustafa Kemal'e Verdiği Görevler Dokuzuncu Ordu Müfettişliği görevini yapmak. Türkler'in Karadeniz'de Pontus Rum Cemiyeti ile giriştiği mücadeleye son vermek, Dağınık halde bulunan silah ve cephaneyi toplamak. Halktan asker ve para toplayan kuruluşları, yani ulusal cemiyetleri ortadan kaldırmak. Mustafa Kemal'in Samsun'a Gelişi Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan ayrıldı. Mustafa Kemal, 22 Mayıs 1919'da "Samsun Raporunu" yayınladı. Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Bu olay Milli Mücadele'nin başlangıç tarihi olarak kabul edildi. Genelgeler ve Kongreler Amaçlar Havza Genelgesi 1. İzmir'in işgaline İstanbul Hükümeti'nin kayıtsız kalması 2. Tehlikenin büyüklüğünün halka anlatılmak istenmesi 3. Halkın işgallere karşı tepki göstermesini sağlamak 4. Milli bir teşkilatın kurulmasının gerekliliğini komutan ve sivil memurlara anlatmak. Amasya Genelgesi 1. Türk ulusuna, ulusal egemenliği ve bağımsızlığı anlatmak, 2. Ulusu ortak bir dava etrafında birleştirmek. Erzurum Kongresi 1. Doğu Anadolu'nun Ermeniler'e verilmesini engellemek. 2. Bu bölgedeki direnme güçlerini birleştirmek Neden Erzurum ? 1. Erzurum galip devletlerin en güç erişeceği vatan toprağıydı. 2. Kazım Karabekir Paşa'nın henüz terhis edilmemiş ordusu bu bölgede idi. 3. Doğu Anadolu Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti kongre için hazırlıklar yapmıştı. Sivas Kongresi Amasya Genelgesi'nde Sivas'ta bir kongre toplanması kararlaştırıldı. 4 Eylül 1919'ta Sivas'ta toplandı. Amaç; 1. Bölgesel direnme güçlerini tek çatı altında toplamak, 2. Milli İradeye dayalı bir meclisin açılmasını sağlamaktı. Genelgelerin Maddeleri Havza Genelgesi 1. İzmir'den sonra devam eden Manisa ve Aydın'ın işgali tehlikelidir. 2. Vatan sınırlarının bütünlüğü için ulusal tepkiler daha canlı tutulmalı. 3. Ulusun katlanamayacağı bu işgallere bir son verilmeli 4. Büyük devletlerin temsilcilerine ve İstanbul Hükümeti'ne protesto telgrafları çekilmeli 5. Mitingler yapılmalı 6. Hristiyan halka saldırı ve düşmanlıktan sakınılmalı Amasya Genelgesi 1. Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir. UYARI Bu karar ile savaşın ve ulusal egemenliğe çağrının gerekçesi halka açıklanmıştır. 2. İstanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerien getirememektedir. 3. Ulusun durumunu ve davranışını gözönünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş milli bir kurulun varlığı gereklidir. UYARI Bu karar ile bağımsız çalışacak ve ulusal iradeyi temsil edecek bir parlamentonun meclisin açılmasının gerekliliği ilk kez dile getirilmiştir. 4. Ulusun bağımsızlığını, yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır. UYARI a Bu karar ile ilk kez ulusal egemenlik ve ulusal bağımsızlık ilkesi dile getirilmiştir. Çünkü bağımsızlık için kararların ulus tarafından verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. b Ulusal Kurtuluş Savaşı yapılırken, kararların ulus tarafından verileceği belirtilip, savaşın yöntemi açıklanmıştır. c Kararların ulus tarafından verilmesi demokrasi ve cumhuriyet anlayışını ortaya koyduğu için, bu karar aynı zamanda yönetim şeklinin değişeceği mesajını da vermiştir. d Egemenliğin ulusta olduğunu belirtmesi ve bağımsızlık ilkesini dile getirmesi nedeniyle ulusçuluk ilkesi benimsenmiştir. 5. Anadolu'nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas'da milli bir kongrenin hemen toplanması gerekmektedir. 6. Bunun için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış olan üç delegenin hızla yola çıkarılması gerekmektedir. 7. Doğu illeri adına Erzurum'da bir kongre yapılacaktır. Erzurum Kongresi 1. Milli sınırlar içerisinde vatan bir bütündür, bölünemez. UYARI Bu kararla işgalcilere ve emperyalistlere açıkça karşı çıkılmıştır. 2. Vatanın bağımsızlığını Osmanlı Hükümeti sağlayamazsa bunun gerçekleşmesi için geçici bir hükümet kurulacaktır. UYARI a Hükümet, devleti idare eden bir organ olduğu için, Erzurum Kongresi'nin bu kararı, ayrı bir devletin kurulacağı mesajını vermiştir. b Erzurum Kongresi, Temsil Kurulu'nun gerektiğinde hükümet görevini yerine getireceğini belirtmekle, milli devletin yürütme organı olacağını ortaya koymuştur. 3. Kuva-yı Milliye'nin amil ve milli iradeyi hakim kılmak esastır. UYARI Burada , "Ülkedeki milli güçleri daha etkili hale getirmek ve milli egemenliği sağlamak gerekmektedir." ilkesi dile getirilmiştir. 4. Hristiyan halka, siyasal egemenliğimizi ve toplumsal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. UYARI Burada, kongre Tanzimat Fermanı'ndan itibaren azınlıklara tanınan ve onların ülkede ayrıcalıklı konuma getiren hakların tanınamayacağını ve ülkedeki herkesin eşit olacağını dile getirmiştir. 5. Manda ve himaye kabul olunamaz. 6. Mebuslar Meclisi'nin hemen toplanmasına ve hükümet işlerinin ulusun denetiminde yapılmasına çalışılacaktır. Sivas Kongresi 1. Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar aynen kabul edilecek. 2. Manda ve himaye kesin olarak reddedilip hep birlikte bağımsızlık için savaş kararı alınacak. UYARI Manda ve himaye altına girmek bağımsızlıktan vazgeçmek anlamına gelirdi. Özellikle Türk Milleti'nin yeni bir savaşı kaldıramayacağını savunanlar manda ve himayeyi benimsemişlerdi. Sivas'ta manda ve himaye reddedilmekle aynı zamanda savaş kararı da alınmış oldu. 3. Dış ülkelerden ancak insancıl koşullarda ekonomik yardım alınacak. UYARI Burada bağımsızlığa aykırı bir şekilde kurulacak her türlü dış ilişki reddedilmiştir. 4. Ulusun kendi geleceğini saptayabilmesi ve hükümetin başıboş bırakılmaması için Meclis-i Mebusan derhal toplanacak. UYARI Bu karar, Amasya Genelgesi'nde alınan "Ulusu, yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır." ilkesi doğrultusunda alınmıştır. Çünkü Meclis'in açılması ile kararları ulus vereceğinden ülkenin geleceği ile ilgili kararlar ve işler de ulusun denetimine geçmiş olacaktır. 5. Bölgesel direnme güçleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirilecek. UYARI Bu cemiyet aracılığıyla Kurtuluş Mücadelesi yürütülecekti. Ayrıca cemiyetlerin birleştirilmesi ile, bölgesel mücadeleler, ulusal bir niteliğe kavuşmuştur. 6. Yurdun her yerinden gelen delegeler, Temsil Kurulu'nu oluşturacak. UYARI Burada oluşturulan temsil kuruluna "yürütme organı" olam görevi verildi. Yani bu kurulun bir hükümet gibi çalışması kararlaştırıldı. Ayrıca Temsil Kurulu'nun yurdun tamamını temsil ettiği belirtildi. Burada oluşturulan Temsil Kurulu'nun ilk görevi Sivas Kongresi'nde alınan kararları yürütmekti. Balıkesir Kongresi Amaç Yunanistan'ın, İzmir'i işgal edip, Ege Bölgesi'nde işgallere başlaması üzerine, mücadele örgütleri kurmak. - 26-30 Temmuz tarihleri arasında toplandı. - Balıkesir Kongresine sadece Batı Anadolu'dan gelen delegeler katıldı. - Amasya Genelgesi'nde alınan kararlar aynen kabul edildi, ayrıca; - Yunanlılara karşı savaşmak üzere asker toplanması konusunda kararlar alındı. - Padişaha bağlılık belirtildi. - Tüm güçlerin birleştirilmesi kararlaştırıldı. Alaşehir Kongresi - 16-25 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplandı. - Balıkesir Kongresi'nde alınan kararlar aynen kabul edildi. Ayrıca; - Yunanlılara karşı ölünceye kadar bir savunma yapılması, - Bu amaçla silah, cephane toplanması ve halkın askere alınması, - Gerekirse Antlaşma Devletleri'nden yardım alınması, yönünde kararlar alındı. Genelgelerin Sonuçları Havza Genelgesi Ülkenin her tarafında işgallere karşı protesto ve mitingler yapıldı. İlk miting 30 Mayıs 1919'da Havza'da yapıldı. 8 Haziran 1919'da İstanbul'da büyük bir miting yapıldı. Mustafa Kemal, İstanbul hükümeti tarafından geri çağrıldı. Havza Genelgesi ile milli bilincin uyanması yolunda ilk adım atıldı. Amasya Genelgesi Alınan kararlar ile Kurtuluş Savaşı ilan edildi. Genelgede alınan kararlar, bir ihtilal bildirisi niteliğinde idi. Genelge, Milli Mücadele'nin ilk programı niteleğinde idi. Genelge ile, milli bir teşkilatın nasıl kurulacağı ve yapılacak işler belirtilmişti. 23 Temmuz 1919'da Mustafa Kemal'in müfettişlik görevine son verildi. Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti'ni tanımadığını ve ulusun kendi kaderini kendisinin çizmesi gerektiğini bildirdi. Erzurum Kongresi Kongre sadece Doğu Anadolu için değil, ulusun geneli ile ilgili kararlar aldı. Mustafa Kemal kongre başkanı seçildi. Mustafa Kemal ulusal mücadelenin lideri durumuna geldi. İlk kez vatan sınırlarının nerelerden ibaret olacağı belirtildi. Bağımsızlık ve egemenliğin hiç bir koşul kabul etmeden sağlanmasına karar verildi. İlk kez temsil kurulu oluşturuldu. Temsil Kurulu Başkanlığına Mustafa Kemal getirildi. 30 Temmuz 1919'da İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal hakkında tutuklama emrini verdi. Sivas Kongresi Mustafa Kemal'e karşı ilk muhalefet hareketi başladı. Mustafa Kemal, Temsil Kurulu'nun başkanlığına getirildi. Kongre ihtilalci bir kimlik kazandı. Misak-ı Milli'nin esasları belirlendi. Kurtuluş Mücadelesi'nin yayın organı olarak "İrade-i Milliye" adında bir gazete çıkartıldı. Güneydeki halk direnişlerinin başına subaylar atandı. Ulusal egemenlik ilkesi, padişah ve saltanattan üstün tutuldu. Heyet-i Temsiliye'nin Ankara'ya Gelişi ve Amasya Protokolü Heyet-i Temsiliye'nin Ankara'ya Gelişi Neden Ankara ? Demir yolları ile diğer illere bağlantısı var. Cepheleri denetleyebilecek bir konumda, İstanbul ve diğer şehirlerle telgraf bağlantısı var. Ankara'ya Geliş Amacı Kurtuluş mücadelesini yönetmek, yakından izlemek İstanbul ile Haberleşmenin Kesilmesi İstanbul'da bulunan Damat Ferit Paşa Hükümeti, Milli Mücadele'ye karşı düşmanca bir tavır sergiler. Damat Ferit, Elazığ Valisi Ali Galip Bey'den, Sivas Kongresi'ni dağıtmasını ister. Damat Ferit, halkı Milli Mücadele'ye karşı isyana kışkırtır. İstanbul ile Haberleşmenin Kesilmesindeki Amaç 1. Damat Ferit Paşa Hükümeti'ni düşürüp yerine vatansever bir hükümetin kurulmasını sağlamak, 2. Temsil Kurulu'nun, İstanbul Hükümeti'ne bağlı olmadığını göstermek. Damat Ferit Paşa 1853-1923 1853 İstanbul'da doğan Damat Ferit, Hariciye Nezareti hizmetine girerek Paris, Berlin, Petersburg ve Londra elçiliklerinde katip olarak görev yaptı. 1886'da Sultan Abdülmecit'in kızı ile evlenerek saraya damat oldu ve "damat" lakabını aldı. 1888'de vezir oldu. İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra İttihat ve Terakki karşıtı politikaları sonucunda 1911 yılında Hürriyet ve İtilaf Partisi'ni kurdu. Mondros Mütarekesi'nden sonra çeşitli dönemlerde Sadrazamlık görevlerinde bulundu. Enver, Talat ve Cemal paşaların gıyabi idam kararlarının çıkarılmasını sağladı. Paris Barış Konferansı'na katıldı. Anadolu'da gelişen ulusal direniş hareketine karşı Anzavur yönetiminde Kuva-yı İnzibatiye'yi kurdurdu. Ali Galip yoluyla Sivas Kongresi'ni engellemeye çalıştı. Anadolu'daki ulusal savaş kadrosunu eşkiyalıkla suçlayan fetvayı yayımlattı. Ulusal savaşın başarıyla bitmesi üzerine Eylül 1922'de yurtdışına kaçtı. 1923'de Fransa'da öldü. Amasya Protokolü Damat Ferit Paşa Hükümeti, 30 Eylül 1919'da istifa etti. Ali Rıza Paşa yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi. Mustafa Kemal, Ali Rıza Paşa Hükümeti'nden şu isteklerde bulundu - Milli direnişe karşı olanlar görevden alınsın, - Ordu ulusal amaca uygun olarak yeniden kurulsun, - Mebuslar Meclisi toplansın, - Erzurum ve Sivas Kongreleri kararlarına saygılı bir tutum içinde bulunulsun İstanbul Hükümeti, Bahriye Nazırı Salih Paşa'yı Mustafa Kemal ile yüz yüze görüşmek amacıyla 18 Ekim 1919'da Amasya'ya gönderdi. Amasya Protokolü'nün İçeriği 1. Hükümet ile Milli teşkilat arasında uyuşma sağlanmış ve hiç bir anlaşmazlık kalmamıştı. 2. Milletvekili seçimleri serbest ve müdahalesiz yapılacaktır. 3. Hükümetin lehinde ve aleyhinde hiç bir şey yapılmayacaktır. 4. Sivas Kongresi kararları Mebuslar Meclisi'nin onaylaması şartıyla kabul edilecektir. 5. Millet Meclisi'nin, güvenlikte olmayan İstanbul'da toplanması doğru değildir. UYARI İşgalcilerin ve İstanbul yönetiminin baskısı altındaki İstanbul'da toplanacak olan meclisin yurdun bütünlüğü konusunda kararlar alması beklenemezdi. Bu nedenle meclis Anadolu'da toplanmalıydı. 6. Millet Meclisi kurulup, fiilen denetleme görevine başlayıncaya kadar, milletin kaderi hakkında karar verilmeyecek. 7. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti yasal bir kuruluş olarak tanınmalıdır. 8. İtilaf Devletleri ile yapılacak olan barış görüşmelerine Temsil Kurulu'nun uygun göreceği kişiler gönderilecektir. UYARI Bu karar, barış görüşmelerine vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığını sonuna kadar savunacak bir delegenin gönderilmesini amaçlamaktadır. 9. Milli Mücadele'ye katılmış olanlar hakkında verilen tutuklama kararı kaldırılacaktır. UYARI Bu karar ulusal mücadeleye katılımı artırmaya yöneliktir. Çünkü insanlar cezalandırılmayacaklarını anladıkları anda üzerlerindeki tereddütü atıp mücadeleye başlayacaklardır. Amasya Protokolü'nün Önemi 1. İstanbul Hükümeti ile Mustafa Kemal, arasında yapılan ilk resmi görüşmedir. 2. İstanbul Hükümeti, bu görüşme sonunda, ulusal mücadeleyi ve bu mücadelenin yürütme organı olan Temsil Kurulu'nu tanıdı. 3. Mebuslar Meclisi'nin açılması sağlandı. 4. İstanbul Hükümeti bu görüşme ile Temsil Kurulu'nun gücünü kabul etti. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi Mebuslar Meclisi'nin Açılış Hazırlıkları Amasya Görüşmesi'nde Mebuslar Meclisi'nin toplanması kararlaştırıldı. İtilaf devletleri, Mebuslar Meclisi'nin açılması çalışmalarına ve seçimlere müdahale etmedi. Seçimler sonunda Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti mecliste çoğunluğu elde etti. Mustafa Kemal, Erzurum Milletvekili seçildi. Mustafa Kemal, Meclis'in İstanbul yerine Anadolu'da toplanmasını istedi. Mustafa Kemal, Mebuslar Meclisi'ne katılacak olan milletvekilleinden, "Müdafaa-yı Hukuk Grubu" kurmalarını istedi. Bu gruptan kendisini başkan seçmelerini istedi. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin Açılışı Son Osmanlı Mebusan Meclisi, 12 Ocak 1920'de, İstanbul'da toplandı. Meclis, 28 Ocak 1920'de Misak-ı Milli kararlarını kabul etti. Meclis'de Müdafaa-yı Hukuk Grubu kurulamadı, yerine Felah-ı Vatan Grubu kuruldu. Mustafa Kemal meclis başkanlığına seçilemedi. Misak-ı Milli'nin kabul edilmesi ve vatanın bölünmesine karşı çıkılması üzerine 16 Mart 1920'de İstanbul işgal edildi. Mebuslar Meclisi dağıtıldı. Misak-ı Milli Misak-ı Milli Kararları 1. Osmanlı Devleti'nin Mondros Mütarekesi'ni imzaladığı 30 Ekim 1918 tarihinde düşman ordularının işgali altında bulunan Arap memleketlerinin durumunun, halkın serbestçe verecekleri oya göre belirlenmesi gerekir. Bu mütareke hududu içinde Türk ve İslam çoğunluğu bulunan kısımların tümü hiç bir şekilde ayrılık kabul etmez bir bütündür. UYARI Burada Arap ülkeleri Osmanlı Devletine mi katılacak yoksa bağımsız mı olacak? Buna Arap halkının karar vermesi istenmektedir. Bu kararla vatanın sınırları kesin olarak saptanmış oluyor. Sınırlar belirlenirken Mondros ve Türk çoğunluğu ölçüt alınıyor. Yani, Mondros'tan sonra işgal edilen yerlerden İtilaf Devletleri çekilmelidir ve Türk çoğunluğu nerede ise orası Türklere bırakılmalıdır. 2. Halkı ilk serbest kaldıkları zamanda başvurdukları halk oylaması ile anavatana katılmış olan "üç liva" yani Kars, Ardahan, Batum için gerektiğinde serbestçe yeniden halk oylamasına başvurulmasını kabul ederiz. UYARI Buralarda Türk çoğunluğu olduğu için böyle bir halk oylaması istenmiştirç Bu kararda verilmek istenen mesaj "Bu illerde Türklerin olmadığını iddia ediyorsanız, geliniz halka soralım, hangi devletin sınırları içinde kalmak istediklerine onlar karar versin." 3. Türkiye barışına bırakılan Batı Trakya'nın Hukuki durumunun saptanması da halkın tam bir hürlükle verecekleri oya uygun olmalıdır. 4. Hilafet merkezi ve Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul şehriyle Marmara denizinin güvenliği, her türlü tehlikeden uzak olmalıdır. Akdeniz ve Karadeniz boğazlarının dünya ticaret ve ulaşımına açılmasında, bizim ve diğer bütün ilgili devletlerin vereceği karar geçerlidir. 5. Azınlık hakları, komşu memleketlerdeki Müslüman halkın aynı haktan yararlanması şartıyla tarafımızdan kabul ve temin edilecektir. UYARI Burada, ülkede yaşayan Müslüman olmayan halkın korunacağı ve onlara çeşitli haklar tanınacağı belirtilmiş, ancak aynı haklardan Balkanlar'da bulunan Müslüman halkın da yararlanması istenmiştir. 6. Her devlet gibi bizim de tam bağımsızlığa ve serbestliğe ihtiyacımız vardır. Bu, yaşamımızın ve geleceğimizin temel kuralıdır. Bu nedenle siyasi, adli ve mali gelişmemizi önleyecek sınırlamalar kabul edilemez. Borçlarımızın ödenmesi de kurallara aykırı olamaz. UYARI Bu karar şu anlama gelmektedir. Misak-ı Milli tam bağımsızlığı amaçlayan bir belgedir. Siyasal, adli ve mal gelişmemizi engelleyecek hiç bir şart kabul edilmez denilmekte, kapitülasyonlar, manda ve himaye açıkça reddedilmiştir. Borçlarımızın ödenmesi, bağımsızlık anlayışımıza aykırı olamaz denilmekle de Düyun-u Umumiye'ye karşı çıkmıştır. Misak-ı Milli'nin Kabul Edilmesinin Sonuçları Misak-ı Milli ile Türk ülkesinin sınırları kesin olarak çizildi. Milli Mücadele-nin hedefi tam bağımsızlık olarak belirlendi. İtilaf Devletleri, 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal etti. Mebusan Meclisi kapatıldı, milletvekilleri ve aydınlar tutuklandı. İstanbul'un İşgali İstanbul'un İşgalinin Nedenleri 1. İtilaf Devletleri Mebuslar Meclisi'nden barış kararı almasını ve işgalleri onaylamasını istemesi 2. Mebuslar Meclisi vatanın bütünlüğü konusunda kararlar alınması 3. Mebuslar Meclisi'nin, 28 Ocak 1920'de Misak-ı Milli kararını alıp, işgallere karşı çıkması İşgalin Amacı 1. Mebuslar Meclisi'ni cezalandırmak. 2. Milli Mücadele'ye önder olabilecek kadroları tutuklamak 3. İşgalden Mustafa Kemal Paşa'yı sorumlu göstererek Anadolu hareketini zayıflatmak. İstanbul'un İşgali ve Sonuçları İtilaf Devletleri donanması, 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal etti. İşgal güçleri Mebuslar Meclisi'ni bastı. Bazı milletvekilleri tutuklanıp Malta Adası'na sürüldü. 11 Nisan 1920'de padişahın kararı ile meclis feshedildi. Salih Paşa Hükümeti istifa etti, yerine Damat Ferit Hükümeti kuruldu. Temsil Kurulu Anadolu'da yeni bir meclisin açılması için çalışmalara başladı. İstanbul'un işgal devletleri tarafından işgali, Osmanlı saltanatının sona ermesi demekti. Mustafa Kemal, Milli Mücadele'yi padişah adına da yürüttüğünü açıkladı. Temsil Heyeti'nin İşgal Üzerine Aldığı Önlemler Bir bildiri yayınlayıp, halkın işgali protesto ve mitinglerle reddetmesi istendi. İstanbul ile haberleşme tekrar kesildi. Anadolu'daki İtilaf subaylarının tutuklanmasına karar verildi. Anadolu'ya düşman sevkine yardımcı olacak demir yollarının tahrip edilmesine karar verildi. Anadolu'daki kıymetli evrak ve eşyanın İstanbul'a gönderilmesi yasaklandı. Anadolu'da yeni bir meclisin açılacağı belirtildi. I. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Açılışı I. Açılış Nedeni ve Amacı 1. İstanbul'daki yönetiminin vatan ve millete karşı görevini yerine getirememesi, 2. Ülkenin işgalini engelleyememiş olması, 3. İtilaf Devletleri'nin İstanbul'u işgal etmesi. İlk TBMM'nin Kuruluş Amacı 1. Vatanın bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını sağlamak, 2. Yurdu düşmandan kurtarmak için milleti bir araya getirmek, 3. Millet adına karar verebilecek bir organ oluşturmak, 4. Ulusal irade ile birlikte hareket etmek. I. Açılmasıyla İlgili Tartışmalar Mustafa Kemal'in Görüşü Anadolu'da açılacak olan meclis "Kurucu Meclis" niteliğinde olmalı, Padişah'ın etkisinden kurtulmak için Meclis'in adı Osmanlı Mebusan Meclisi olmamalı. Muhalif Görüş Mebuslar Meclisi, Anadolu'da aynen açılmalı. I. Aldığı İlk Kararlar İlk TBMM, 23 Nisan 1920'de Ankara'da açıldı. Aldığı İlk Kararlar 1. Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkartılacak, 2. Hükümet kurulacak, UYARI Hükümetler, devlet idaresi ile doğrudan ilgili bir kurum olduklarından TBMM'nin İstanbul hükümetinden farklı bir hükümet kurma kararı yeni bir devlet düzenine geçildiğini açıkça göstermektedir. 3. Geçici olmak kaydıyla bir hükümet reisi olmayacak ve padişah kaymakamı atanmayacak, UYARI Meclis, bu kararı almakla padişahın etkisinden kurtulup bağımsız çalışmayı amaçlamıştır. Eğer Meclis'in başında bir padişah vekili bulunsaydı, bu kişi meclise baskı yapabilir ve bağımsız çalışmasını engelleyebilirdi. 4. Meclis de toplanan ulusal iradeyi egemen kılmak esas olacak, meclis üstünde bir güç olmayacak. UYARI Bu karar İstanbul yönetimini yok saymıştır. 5. Yasama ve yürütme yetkisi Meclis'e ait olacak. UYARI TBMM'nin aldığı bu kararla, yeni bir hükümetin tanımı yapılmadığından, İstanbul yönetimi yok sayılmış, Meclis hükümet sistemi benimsenmiş ve Meclis yürütme yetkisine sahip olmuştur. 6. Meclis'den seçilen bir heyet Meclis'in vekili olarak hükümet işlerini görecek ve Meclis başkanı bu heyetin de başkanı sayılacak. 7. Padişah ve halife Meclis'in belirleyeceği esaslara göre yerini alacak UYARI Bu karar saltanatın durumunun tartışılacağını ortaya koymaktadır. Bu durumda saltanatın kaldırılabileceği mesajı verilmektedir. 8. İstiklal Mahkemeleri kurulacak. I. İstanbul Hükümeti İle İlişkileri TBMM'nin açılması ile İstanbul Hükümeti'nin aldığı önlemler Anadolu halkını Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne karşı ayaklandırmaya çalıştı. İşgalcilerle bir barış antlaşması imzalayarak, halka yapacak birşey kalmadığını göstermeye çalıştı. Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, sıkıyönetim mahkemesinde gıyaben yargılayıp idama mahkum etti. Şeyhülislam'a fetva hazırlatıp, Mustafa Kemal'in katlini istedi, ona katılanların dinden çıktığını bildirdi. TBMM'nin İstanbul Hükümeti'ne karşı aldığı önlemler Ankara Müftüsü Rıfat Efendi'ye karşı fetva hazırlattı. Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarttı, Meclis'e karşı çıkartılan ve İstanbul Hükümeti'nin desteklediği isyanları bastırmaya çalıştı. İstiklal Mahkemeleri'ni, yurdun değişik bölgelerine gönderdi. İstanbul ile olan bütün ilişkileri kesildi. Karşı Çıkan Ayaklanmalar Ayaklanmaların Nedenleri İç Ayaklanmaların Çıkmasında Etkili Olan Unsurlar 1. Mondros Ateşkes Antlaşması uyarınca Osmanlı ordularının terhis edilmiş olması 2. İstanbul Hükümeti ve işgal kuvvetlerinin Anadolu halkını Milli Mücadele'ye karşı sürekli kışkırtması 3. Savaştan bıkan halkın, askere çağrılma emrine baş kaldırması 4. Kuva-yı Milliye birliklerinin halka kötü davranması Ayaklanmaların Ortaya Çıkışı Bizzat İstanbul Hükümeti Tarafından Çıkartılan İsyanlar TBMM'nin açılmasından sonra Anadolu'daki "Milli Mücadele" yi bastırmak için İstanbul'da bulunan hükümetin destek verdiği bir takım isyanlar ortaya çıkmıştı. Ahmet Anzavur İsyanı Eski bir subay olan Anzavur Ahmet, 2 Kasım 1919'da Manyas, Susurluk, Gönen ve Ulubat dolaylarında ayaklandı. Amacı, ulusal direnişi bastırmak ve Çanakkale Boğazı'nın ulusal güçlerin eline geçmesini engellemekti. Ahmet Anzavur ve onun kurduğu "Kuva-yı Muhammediye" birlikleri Çerkez Ethem'in "Kuva-yı Seyyare" birliklerine yenildi ve isyan 16 Nisan 1920 tarihinde bastırıldı. Kuva-yı İnzibatiye İsyanı Amacı ; Geyve dolaylarında bulunan Ali Fuat Paşa Cebesoy'nın Kuva-yı Milliye Birliklerini ortadan kaldırmak ve İstanbul Boğazı'nın güvenliğini sağlamaktı. 18 Nisan - 25 Haziran 1920 tarihleri arasında süren bu isyan Ali Fuat Paşa tarafından bastırıldı. İstanbul Hükümeti ile İşgalcilerin Birlikte Çıkarttığı İsyanlar TBMM'nin açılmasıyla birlikte, Mondros Mütarekesi ile Türk ordularının terhis edilmesinden cesaret alan bazı gruplar, İstanbul hükümeti ve işgalci güçlerden destek alarak Anadolu'nun çeşitli kesimlerinde isyan başlatmıştı. Yozgat İsyanı Bu bölgenin ileri gelenleri TBMM'nin açılmasından sonra ayaklandılar. Bu ayaklanma Boğazlayan, Şarkışla, Yıldızeli, Tokat, Zile ve Çorum'a kadar yayıldı. Çerkez Ethem ve Kuva-yı Milli'ye birlikleri 5 Eylül 1920'de başlayan bu isyanı Ekim sonuna doğru bastırmışlardır. Afyonkarahisar İsyanı Yunan ajanlarının kışkırtması ile Çopur Musa adında biri isyanı başlattı. Kuva-yı Milliye birlikleri tarafından bastırıldı. Konya İsyanı Konya'nın Bozkır ilçesinde çıkan ilk isyanı Kuva-yı Milliye bastırdı. Daha sonra Delibaş Mehmet adında birinin etrafında toplanan halk 2 Ekim 1920'de tekrar ayaklandı. Bu isyan yeni kurulmaya başlayan düzenli ordu tarafından bastırıldı. Milli Aşiret İsyanı Urfa'nın Fransızlar'dan kurtarılmasında yararları görülen bu aşiret daha sonra Fransızlar'ın kışkırtmsı sonucunda 8 Haziran 1920'de ayaklandı. Ancak Milli Kuvvetler tarafından bastırıldı. Bolu-Düzce-Hendek ve Adapazarı isyanı Boğazları elinde tutmak isteyen İngilizler bu bölgede cahil halkı "din ve halifelik elden gidiyor" diyerek 13 Nisan 1920'de ayaklandırdı. Bu isyanı Ali Fuat Paşa ve Refet Paşa'nın emrindeki Kuva-yı Milliye birlikleri bastırdı. Azınlıklar Tarafından Çıkartılan İsyanlar Mondros Mütarekesi ile Anadolu'da yer yer Türk orduları terhis edilmişti. Ortaya çıkan otorite boşluğundan cesaret alan Ermeni ve Rum azınlıklar, işgal kuvvetlerinin de desteği ile isyan etmişti. Ermeni İntikam Alayları İsyanı 10 Temmuz 1920'de Ermeni İntikam Alayları, Fransızlardan aldıkları destek ile Adana ve dolaylarında ayaklandılar. Pontus İsyanı Ege bölgesinden uzak oldukları için doğrudan doğruya Yunan desteğini alamayan Doğu Karadeniz Rumları kendi milli devletlerini kurmak için Trabzon ve dolaylarında Aralık 1920'de ayaklandılar. Bu isyan 1923 yılı başlarında bastırıldı. Kuva-yı Milliye Taraftarlarınca Çıkartılan İsyanlar TBMM'nin kurulması ile birlikte, düzenli orduya geçilmişti. Fakat bu durum Anadolu'da bir takım eski "Kuva-yı Milliyecileri" rahatsız etmiş, lider konumundaki kişiler düzenli orduya karşı ayaklanma başlatmışlardı. Demirci Mehmet Efe İsyanı Aralık 1920'de düzenli orduya karşı çıkan bu ayaklanma Refet Bey Bele tarafından bastırıldı. Çerkez Ethem İsyanı Çerkez Ethem, emrindeki Birinci Kuva-yı Seyyare gezici kuvvet ile oldukça güçlenmiş ve Ankara'yı ele geçirip Kurtuluş Savaşı'nın lideri olmak istemişti. Çerkez Ethem bu amacına ulaşmak için elindeki kuvvetlerin düzenli orduya dönüştürülüp, Mustafa Kemal'e bağlanmasına karşı çıkyordu. 27 Aralık 1920'de Yunanlılarla anlaşarak düzenli orduya saldırdı. Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey İnönü bu isyanı bastırdı.
Her sanat yapıtı; üretildiği dönemin siyasal ve toplumsal durumunu, duygu ve düşünce dünyasını bir biçimde Mücadele, hem savaşın yaşandığı dönemde hem de savaştan sonra sanat ve edebiyat yapıtlarına yansımıştır. Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen yazarlar, şairler ve gazeteciler Millî Mücadele anlayışının ve bilincinin gelişip yaygınlaşmasında, halka ulaştırılmasında önemli bir görev Savaşı’nı eserlerinde konu alan sanat ve edebiyat insanları, Millî Mücadele’yi genç kuşaklara aktararak ölümsüzleştirdi. Günümüzde de bu çalışmaların sürdürülmesi genç kuşaklarda tarih bilincinin ve vatan sevgisinin oluşması, bağımsızlık duygusunun gelişmesinde etkili Mücadele Dönemi’ni yaşayan ve bu süreçte yaşadıklarını yapıtlarına aktaran yazarların başında Halide Edip Adıvar gelir. Yazar; Kurtuluş Savaşı’na doğrudan katılmış, orduda onbaşı ve çavuş gibi rütbelerle görev almıştır. 1922’de kaleme aldığı “Ateşten Gömlek” adlı romanı, bu tanıklığın ürünüdür. “Türk’ün Ateşle İmtihanı” adlı eser de Millî Mücadele’yi yansıtan önemli Savaşını Anlatan EserlerMillî Mücadele Dönemi’nden sonra yazılmış olsa da dönemin ruhunu en iyi yansıtan romanlardan biri “Küçük Ağa”dır. Tarık Buğra, aşağıda bir bölümü verilen bu romanında Anadolu insanının Millî Mücadele’ye bakışını ve halkın Millî Mücadele’ye katılımını sağlamak amacıyla yapılan çalışmaları anlatmaktadırReis Bey başını salladı “Elbette. En mühimi de etrafınıza Kuvayımilliye’nin çete olmadığını, Kurtuluş Ordusu’nun çekirdeği olduğunu yaymaktır. Eli silah tutanlar gider katılır, kalanlar da karınca kararınca para ve mal yardımında bulunur. Aranızda bir heyet kurun; üç beş kuruş, bir kalıp sabun, bir çift çorap, bir çaputun bile değeri vardır. Toplayın, verin. Önümüz kış. Düşman boyuna ilerliyor. Yakında büyük çarpışmalar başlayacak. Ne kadar kuvvetli olursak o kadar dayanabiliriz. Dayandıkça da derlenip toparlanırız…”Kemal Tahir’in “Esir Şehrin İnsanları” ve “Yorgun Savaşçı”, Samim Kocagöz’ün “Kalpaklılar” ve “Doludizgin”, Aka Gündüz’ün “Dikmen Yıldızı”, Mithat Cemal Kuntay’ın “Üç İstanbul”, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Yaban”, Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” adlı yapıtları Millî Mücadele’yi konu alan başlıca ve Tek AdamFalih Rıfkı Atay, Millî Mücadele’yi destekleyen gazetecilerin başında gelir. Her zaman Mustafa Kemal’in yakınında olan yazar, bu dönemle ilgili anılarını “Çankaya” adlı yapıtında toplamıştır. Bu konuda ortaya konan en önemli eserlerden biri Şevket Süreyya Aydemir’in yazmış olduğu üç ciltlik “Tek Adam” Savaşı’nı ilk ağızdan belgelerle ortaya koyan en önemli yapıt ise Mustafa Kemal’in 15-20 Ekim 1927’de CHP’nin kurultayında okumuş olduğu “Nutuk”tur. “1919 senesi Mayısı’nın on dokuzuncu günü Samsun’a çıktım.” cümlesiyle başlayıp “Gençliğe Hitabe” ile biten “Nutuk”, 1919-1927 yılları arasını tüm ayrıntılarıyla ele türünde de orduyu coşturan, halka moral veren eserler verilmiştir. Bu türde Kemalettin Kamu’nun “Dumlupınar Önünde”, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Üç Şehitler Destanı”, Nâzım Hikmet’in “Kuvayımilliye Destanı”, Cahit Külebi’nin “Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda” adlı şiirleri oldukça önemlidir. Cahit Külebi’nin şiirinden alınan yandaki bölüm, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışının yarattığı umudu Mücadele halk edebiyatına da konu olmuş, yerel halk kahramanlarının mücadelesini anlatan anonim şiirler yazılmış, türküler yakılmıştır. Bu eserlerin en iyi örneklerinden biri, Güney Cephesi’nde Fransızlara karşı Antep’te savaşan Molla Mehmet Karayılan’a yakılan Mücadele, resim ve heykel sanatçıları tarafından da ele alınmış bu alanlarda Ruhi Arel, Nejat Çelik, Ali Çelebi, İbrahim Çallı, Zühtü Müridoğlu, Hüseyin Özkan ve İlhan Koman gibi sanatçıların yapıtları öne Bulunan Atatürk HeykeliMillî Mücadele, sinemaya ve dizi filmlerine de konu olmuştur. Bu konudaki ilk eserler, Fuat Uzkınay’ın “İstiklal” 1922 ve “Zafer Yolları” 1923 isimli belgesel Bulunan Kurtuluş Savaşı Temalı KabartmalarHalide Edip Adıvar’ın aynı adlı romanından uyarlanan “Ateşten Gömlek” 1923, senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul’un yaptığı Millî Mücadele’yi konu edinen ilk uzun metrajlı filmdir. “Ankara Postası” 1928, “Bir Millet Uyanıyor” 1932, “İstiklal Madalyası” 1948, “Kalpaklılar” 1959, “Dağ Başını Duman Almış” 1964, “Son Osmanlı Yandım Ali” 2006, “Mustafa” 2008, “Dersimiz Atatürk” 2009, “Veda” 2010 ve “Taş Mektep” 2013 bu konuyu işleyen ya da bu konuya değinen filmlerden konuda dizi filmler de çekilmiştir. Yönetmenliğini Yücel Çakmaklı’nın yaptığı “Küçük Ağa” 1983, Ziya Öztan’ın “Kurtuluş” 1994 ve Cafer Özgül’ün “Esir Şehrin İnsanları” 2003 bu eserlerden Afişleri
15 Mayıs 1919, İzmir'in Yunan askerleri tarafından işgali. İngiliz emperyalizminin denetimindeki işgalci ordular çok kalabalıktı. Tarihçiler işgal ordularının 300 bin dolayında olduğunu söylüyor. Bu ordular tüm Ege Bölgesi'ne yayıldı. İzmir'in işgali Anadolu'da çok büyük ses getirdi. Erzurum başta olmak üzere Anadolu'nun birçok yerinden işgal kabul edilemez sesleri yükseldi. Bu işgalden önce Musul, Hatay, İskenderun... gibi yerler de işgal edilmişti. Oralardan bu derece ses yükselmedi. İzmir, Anadolu'nun can damarıydı; bu nedenle birçok yerleşim yerinden örgütlü sesler yükseldi. Aydın, Nazilli ve Akhisar'da yerel kongreler bu işi üstlendi. Açık işgali nasıl sona erdirebiliriz, konusunu tartıştı. İzmir, Anadolu için çok önemli bir liman kentiydi, üretilen mallar oradan satılıyor, dış alım oradan yapılıyordu. İşgal emperyalistlerin denetimindeki ordular tarafından birçok yere yayıldı. Bundan dört gün sonra Mustafa Kemal ve arkadaşları 19 Mayıs 1919’da Samsun'a çıktı. 1919, kurtuluş ateşinin yakıldığı, emperyalist ordulara boyun eğilmeyeceğinin kararlı bir ilk adımıdır. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bu girişimini halkımız büyük bir coşkuyla karşıladı. Mustafa Kemal’in bu çıkışı, dünyanın ezilen başka halklarının da umudunu ateşlemiştir. Bütün dünya halklarının gözü bu devrimci adamın üzerindedir. Aynı acıyı başka halklar da çekmektedir. Yerel kongrelerin de etkisiyle ve halkın eylemli olarak işin içine girmesiyle, Erzurum ve Sivas Kongreleri yapılmıştır. Bu kongrelerde memleketin genel durumu enine boyuna değerlendirilmiştir, bir çözüm aranmaya çalışılmıştır. Kongrelere katılan etkili ve yetkili kişiler, acil toplumsal istekleri gündeme almışlardır. Kurtuluş ışığını yakanlar için padişah yönetimi tarafından ölüm fermanları çıkarılmıştır. İstanbul'a geri çağrılan Mustafa Kemal, üzerindeki üniformayı çıkarıp atmıştır. Başlanılan yoldan geri dönülmez, hak bellenilen yolda yürümeye devam edilir. Bu kongre çalışmaları sırasında Mustafa Kemal’e saldırılar da düzenlenir. Bu saldırılar halkın örgütlü gücüyle boşa çıkarılır. Kongrelerde ülkenin bir parçası değil, tümünün kurtuluşu hedeflenir. Bu nedenle halkın tümü, bu ölüm kalım savaşında büyük sorumluluklar alır. Gerekli yardımlar ve destekler her yerden kurtuluş kuvvetlerine ulaştırılır. Halk bu konuda hiç bir özveriden kaçınmaz. Bunu kurtuluş savaşı konulu resimlere baktığımız zaman kolayca anlayabiliriz. Tabiî şunu da unutmamak lâzım, bütün bunlar maddî olanaklarla oluyordu. Halkın varıyla yoğuyla giriştiği bu eylemli desteğinin yanında Sovyet halkının desteği unutulamaz. Onlar da emperyalist saldırılardan çok çekmiştir. Sovyetler Birliği'nin silah, altın ve radyo istasyonu... gibi maddî destekleri olmuştur. Bu destekleri kurtuluş savaşının öncüleri hiç unutmamıştır. Mustafa Kemal ölünceye kadar bu dostluk sürmüştür. Dünyanın başka halkları da yardımlarını esirgememiştir. 1919’da başlayan Kurtuluş Savaşı 1922’ye kadar sürmüştür. Kadın kız, yaşlı genç bu savaşa elinden gelen, gelmeyen desteği vermiştir. Ege Bölgesi’nin işgal altındaki yerlerinde çete kuvvetleri önemli ve başarılı mücadeleler vermiştir. Büyük bir ordunun işgali altındaki yerlerde çete savaşlarıyla kalıcı sonuçlar almak mümkün değildi. Daha sonra bu yerel güçler düzenli ordu birliklerine katıldı. Düzenli ordu birlikleri, inişli çıkışlı bir savaş yürüttü. Neredeyse işgalci Yunan ordusu Ankara'nın burnunun dibine kadar gelmişti. O zor günlerde mecliste şiddetli tartışmalar yaşanıyordu. Sonunda Mustafa Kemal’in ordunun başına geçmesi kararı çıktı meclisten. O ateş ve barut kokuları içinde meclisin çalışması sürdürülmüş, demokratik kararlar alınmıştır. Mustafa Kemal meclisten çıkan bu zor ve sorumlu görevi üstlendi. Uykusuz düneksiz günler, geceler geçirdi. Mustafa Kemal öncülüğündeki bu ölüm kalım savaşı 9 Eylül 1922’ye kadar sürdü. 1922’de son silahlı güç te yurttan sökülüp atıldı. Bu kanlı boğazlaşmada çok canlar yitirildi. Sonunda mazlum bir halkın kurtuluşunun yolu açıldı. Emperyalist işgale karşı yürütülen bu kanlı kavgadan sonra, padişahlık yönetiminden Cumhuriyet yönetimine geçildi. Anadolu halkının ulus olmasının yolu açılmıştı. Bu gelinen nokta Türk halkı için ileri bir adımdır. Cumhuriyetle yöneticileri seçimle başa geçirmenin yolu açıldı. Cumhuriyetle birlikte yenileşme atılımlarına hız verildi. Bu yenilikler halkın büyük sempatisini kazandı. Sanayileşme atılımları başlatıldı, tarımda yenileşmeye gidildi, örnek çiftlikler kuruldu. Şimdi olmayan devlet üretme çiftlikleri o zamanın eseridir. Kültürel gelişmeler hızlandırıldı; Latin temeline dayanan Türk ABC'si halka öğretildi. Yüzyıllardır okuma yazma bilmeyen Türk halkının eğitimi için değerli çalışmalar yapıldı. Bütün bunlardan da önemlisi, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında gençliğin etkisi belirleyici önemdedir. Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olan 19 Mayıs 1919 Günü’nü unutmamış, bu günü gençliğe bayram olarak armağan etmiştir. 19 Mayıs halkımızın bağımsızlığının ve özgürlüğünün bir işaretidir. Bundan ötürü her 19 Mayıs'ta “Gençlik ve Spor Bayramı” kutlanır. 19 Mayıs 1919’dan bu yana 102 yıl geçmiştir. Bu savaşın kazanılmasında tüm gücünü kullanan, anayurt savaşında etkili olan gençliğin bayramı kutlu olsun!
kurtuluş savaşında mustafa kemal in etkisi