4L2AIq. KONUSU Sinekli Bakkalın konusu kısaca,İstanbul’un Sinekli Bakkal mahallesinin Sinekli Bakkal sokağında doğup büyüyüp evlenen Rabia adlı bir hafız kızının ve çevresindekilerin hayatıdır. ÖZETİ Olaylar, II. Abdülhamit dönemi istanbul’unun Aksaray semtinde, Sineklibakkal sokağında, geçer. Mahalle imamının kızı Emine, babasının karşı çıkmasına rağmen belli ve sürekli bir işi olmayan, karagöz oynatan, ortaoyununda “zenne” kadın rolüne çıkan Tevfik’le evlenir. Babası, bu olay üzerine Emine’yi evlatlıktan reddeder. Tevfik’in dayısı ölünce dayısının bakkal dükkanı ona kalır. Eşinin diretmesi üzerine dükkanı işletmeye başlar. Bu iş onun sanatçı yaratılışına uygun değildir. Emine, bir gün kocasının, arkadaşlarına kendi taklidini yaptığını görür, buna katlanamaz, baba evine döner. Tevfik’ten boşanır. Bu arada Tevfik, Gelibolu’ya sürgün edilir. Emine’nin Tevfik’ten bir kızı olur. Adını Ra-bia koyarlar, imam, kızını atfetmiştir. Torununa sıkı bir dini eğitim verir onu hafız yapar. Rabia’nın sesi çok güzeldir. Cami ve konaklarda güzel sesiyle mevlit okur. Zaptiye Nazırı Selim Paşa’nın karısı da sesini çok beğenecek, onu korumasına alacaktır. Paşa da kızdaki yeteneğe hayran kalır. Ona Mevlevi dervişi Vehbi Dede ile italyan müzisyen Peregrini’den ders aldırtır. Rabia ile Peregri-ni birbirlerinden çok hoşlanırlar. Günün birinde Rabia’nın babası Tevfik sürgünden döner. Sineklibakkal’daki eski bakkal dükkanını yeniden açar. Rabia da dedesinden ayrılır, babasıyla oturmaya başlar. Kızın sanatına hayran olan Vehbi Dede ve Peregrini Tevfik’in evine gidip gelirler. Rabia Kur’an’ı, hele Mevlid’i öylesine güzel okumaktadır ki Doğu musikisinde âdeta bir çığır açmıştır. Aynı yıllarda Jön Türkler Abdülhamit’in baskıcı yönetimini ortadan kaldırmak için gizli gizli çalışmaktadırlar. Selim Paşa’nın oğlu Hilmi de bir Jön Türk’tür. Ortaoyununda zenne rolüne çıkan Tevfik Hilmi’nin isteği üzerine bir gün kadın kılığına girip Jön Türklerin Avrupa’dan gelen gazetelerini Fransız postanesinden almak ister. Gazeteleri alırken yakalanır. İşin içyüzü anlaşılınca Hilmi ile Tevfik, Şam’a sürgün edilir. Babası sürgün edilince yalnız kalan Rabia, bakkal işletir, hafızlık yaparak geçimini sürdürür. Bu arada Rabia’yı çok seven Peregrini Müslüman olur, Osman adını alır ve İstanbul’a yerleşir. Ra-bia’yla evlenir. Bu yıllarda Rabia’nın imam olan dedesi ölür. Rabia ve Peregri’ni dedesinin evine yerleşirler. II. Abdülhamit’e tam bir görev duygusuyla bağlı olan, padişah aleyhinde çalışanlara türlü işkenceler ettirmekten çekinmeyen Selim Paşa, kendi oğlunu da sürdükten sonra yavaş yavaş değişmeye başlar. Babalık ve insanlık duyguları uyanır, görevinden ayrılır. 1908’de Meşrutiyet ilan edilir. Tevfik, sürgünden döner. Rabia’nın bir çocuğu olmuştur. Sineklibakkal’da güzel günler yeniden başlar… ANA FİKRİ Halide Edipin gözünde ideal Türk kadının doğu kültürünün aynı zamanda Batı ile tanışmış ılımlı kişiliğini; akla dayanan Batı felsefesinin birer temsilcisiolduğunu topluma göstermek istemiştir. OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Rabia Romanın asıl kahramanı İlhâmi İmamın kızı Emine ve Kız Tevfik diye bilinen orta oyuncusunun kızı “Rabia”dır. Rabia, Yazarın romanda kendisi yerinde gösterdiği ve “İdeal Türk kadını nasıl olmalı?” sorusunun cevabı olan kişidir. Rabia’nın kişiliğinin oluşmasında babasından çok dedesinin etkili olmuştur. Kendisi İmam olduğu için torunu hafız yaparak İslami bilgilerle donanmasını sağlamıştır. Paşanın konağına gitmesi ile Rabia’nın kişiliğinin değişiminde en büyük etkiyi görülüyor. Dedesinin yanında her zaman cehennemden bahsedilerek büyüyen Rabia konağın ortamını görünce geleneklerine bağlı, ancak batı eğilimli bir karakter ortaya çıkıyor. iki ayrı ruh ikliminde yetişmiş olduğu Peregrini yani Osman’la evlenmesi ile de bunu gösteriyor. BKZ. sayfa 87Kız Tevfik Daima şen şakrak, orta oyununda usta, yakışıklı ve çok düzensiz bir kimlikte anlatılıyor. Vehbi Dede Konakta Rabia’ya ders veren bir Mevlevî derviş olarak bize aktarılan Vehbi Dede, her zaman teselli edici teskin edici mizacı ile Rabia’nın dedesinden çok farklı olarak Ruh okşayıcı bir alim olarak Osman Annesinin tavsiyesiyle eskiden papaz olan Peregrini daha sonra her hangi bir dine bağımlı olmaksızın yaşamış bir müzik hocası. Türkçe’yi çok iyi konuşan bu adam dinsiz olmasına rağmen Vehbi Dede gibi dinine bağlı insanlara saygı duymuştur. Rabia ile evlenmek için dinini değiştirerek Osman ismini Paşa Eski Dahiliye Nazır, padişaha son derece bağlı bir mizaç ortaya sürmüştür. Öyle ki kendi oğlunu bile gözünü kırpmadan ve elinde kesin delil olmadan sürebilmiştir. Ama diğer taraftan Rabia’ya karşı hep şefkatli olmuş ve iyi Rabia’nın annesidir. Önceleri Rabia’yı çok sevmiş ancak sürgünden dönen babasını kendisine tercih edince, elinden gelse Rabia’nın boğazına sarılmak istemiştir. Elini öpmek için gelen kızını İmam Rabia’nın büyük Babası, mahalleliye devamlı cehennemden bahseden bir imam. Diğer tipler Bilal; Rabia ile evlenmek isteyen bir genç, Rıfat Amca; mahallenin cücesi, Pembe; Rabia’nın hizmetini yürüten beraber yaşadığı çingene, Hilmi; Selim Paşanın Jön Türk oğlu, Sabiha Hanım; Selim Paşanın Hanımı, Kanarya Hanım; Köşkte ki bir Çerkez kızı. HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER Bence Sinekli Bakkal bugün dahi türk kadınına örnek teşkil edebilecek bir şaheserdir. Bu kitap sadece Türk kadını için değil erkeği içinde bir rehberdir, bunun için herkesin bu kitabı okumasını şiddetle tavsiye ediyorum. YAZARI HAKKINDA BİLGİ Halide Edip Adıvar’ın Hayatı ve Edebi KişiliğiHalide Edip 1884-1964 İstanbul’da doğmuştur. 1901’de Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ni bitiren yazar, Rıza Tevfik ve Salih Zeki’den özel dersler almıştır. İlk evliliğini Salih Zeki ile yapan Halide Edip, yazılarında bir süre Halide Salih imzasını kullanmıştır. Bir ara kız okullarında öğretmenlik yapmış, 1918’de İstanbul Üniversitesi’nde Batı Edebiyatı profesörü olmuştur. İstanbul’un işgali sırasında yaptığı konuşmalar yüzünden kovuşturmaya uğrayınca Anadolu’ya kaçarak Milli Mücadele’ye katılmıştır. Cumhuriyet’in ilanından sonra Adnan Adıvar’la hükümet arasında başlayan anlaşmazlık sonucu 1926’da Türkiye’den Türkiye ile ilgilikonferanslar veren yazar 1940’ta yeniden İstanbul Üniversitesi İngiliz Edebiyatı profesörlüğüne atanmış, bir dönem milletvekilliği de yaptıktan sonra üniversiteye dört romanından üçü duygusal yanı ağır basan güçlü sevgi romanları olan yazarın ilk dikkati çeken eseri Türkçülük hareketlerinin ve Ziya Gökalp’in etkisinde kalarak yazdığı “Yeni Turan”dır. Halide Edip, toplumumuzun batılılaşmaya olan gereksinimine inandığı için Ziya Gökalp’in düşüncelerini beğenir. Küçüklüğünden başlayarak Doğu ve Batı’yı bir arada yaşayan Halide Edip, Meşrutiyet döneminde yazdığı romanlarında bu karşılaştırmayı yapmıştır. Daha sonra romancılığına yeni bir yön veren yazar, Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’yu ve Anadolu’nun çeşitli sorunlarını yansıtmıştır. Eğitim ve sağlık bunların başında gelir Diğer Roman Özetleri Kitap Özetleri Nemide Özeti Halit Ziya Uşaklıgil Türkün Ateşle İmtihanı Özeti Halide Edip ADIVAR » Alt KategorilerPDF
KİTABIN ADI SİNEKLİ BAKKALKİTABIN YAZARI HALİDE EDİP ADIVARYAYIN EVİ İNKILAP YAYIN EVİBASIM 1983 / İSTANBULKİTABIN KONUSU Tutucu bir ailenin kızı olan Eminenin bir orta oyunu sanatçısıyla evlenmesi ve doğan kızları Rabia’nın iyi bir hafız olarak başından ÖZETİ Sinekli bakkal bulunduğu semtin adını almış olan dar bir sokaktır. Bir geçitten çok bir toplantı yeri gibidir. Bu sokakta oturanlardan biri mahalle imamıdır. Onun kızı, Emine ise babasının istemesine rağmen “Kız Tevfik” denilen bir halk sanatçısı ile evlenir. Tevfik; orta oyunu, karagöz gibi şeylerle vakit geçirir. Ayrıca Emine ve Tevfik’le birlikte, sokaktaki İstanbul bakkalını işletmektedir. Bir süre sonra Tevfik ile Emine anlaşamazlar ve ayrılırlar. Tevfik yaptığı şaklabanlıklar yüzünden sürülür. Ancak Emine hamiledir, ve İnadını ve iradesini annesinden, yeteneklerini ise babasından olan bir Rabia isimli bir kızları dünyaya gelir . Emine’nin Babası Rabia’nın dedesi olan imam ise Rabia’yı biraz büyüyünce hafız yapar. Mahallenin bir de konağı vardır “Selim Paşa Konağı”. Selim Paşanın Hanımı dünyanın tadına varmış, yaşlandıkça ölüm korkularına kapılmıştır. Ve teselliyi nerede bulacağını şaşırmış bir kadındır. Selim Paşa ise Padişahın dostlarından idi. Oğlu Hilmi ise babasının aksine Jön Türklerle ilgisi olan bir ihtilalcidir. Büyüklük peşinde bir hayal adamıdır. Konağa giren - çıkan pek çoktur. Peregrini adında bir İtalyan piyanist ve Vehbi Dede adında bir Mevlevî bunların başlıcaları mevlit ve kuran okumaktaki şöhreti ile Selim Paşa konağına davet edilir. Peregrini’yi orada tanır. Vehbi dededen musiki dersleri, alır. Rabia biraz büyüdüğünde Hiç görmediği babası Tevfik sürgünden dönmüştür. Rabia annesi ile babası arasında tercih yapmak zorunda kalmış ve Babası Tevfik’i seçmiştir. Bunun üzerine Emine Rabia’ya çok kızmış her namazdan sonra beddua etmeye başlamıştır. Rabia Babasına bakkalda ve karagöz oyunlarında yardım etmekte Mahallenin cücesi olan Rakım Amcası ile beraber hep beraber güzel vakit geçirmektedir. Lakin Tevfik’in kadın kılığına girip Selim Paşanın oğlu Hilmi için Fransa’dan gelen yabancı evrakları feslilerin giremeyeceği Fransız Postanesine gidip alması esnasında yakalanması ile, Tevfik, zaptiye dairesinde “göz patlatan Hakkı” adında ki zorbanın sıkı işkenceleri ile sorguya çekilmiştir. Gene de Hilmi’nin adını vermez sürgüne yollanır. İş anlaşıldığı için Paşanın oğlu Hilmi de Selim Paşanın emri ile sürgüne Şama yokken Rabia Rakım Amcanın yardımı ile dükkanı idare eder. Vehbi Dede ve Peregrini de kendisine arkadaşlık ederler. Ama babası sürgüne yollandığından sonra bir daha Selim paşa konağına ayak basmaz. Konakta pek sevdiği bir Cariye vardır Kanarya Hanım. Çerkez asıllı olan Kanarya Hanım da aslında evlenip çırak Ramazanlarda camileri gezer mukabele okur ara sıra mevlitlere çağrılır. Şehzade Nihat Efendisinin yalısında da Mevlit okumaya davet edilir. Rabia yalıya gittiğinde iç salonun kapıları açılarak sinekli bakkal mescidinin büyük bir toplantı yeri haline getirildiğini görür. Yüzlerce başörtülü kadın dinleyicisi vardır. Bu duygulu kalabalığa yanık ve dokunaklı sesi ile mevlit okuduktan sonra salonun sonunda çok güzel bir mermer heykele benzeyen sarışın bir kadın görür . Bu Kanarya Hanımdır. İki eski dost birbirlilerinin boynuna Rabia’nın okuduğu mevlide hayrandır. Karakterine, olgunluğuna hayrandır. Sonunda , tasarısını Vehbi dedeye açar. Onunda uygun bulması üzerine Rabia ile evlenmek için dinini değiştirir. Osman adını alır. Vehbi dede de, onu kızı gibi sevmektedir. Yani Rabia da güzelliği bulan Tanrı sevgisi...İmam da Emine de öldüğünden Osman’la Rabia Evi onarırlar. Dükkanın üstüne yerleşirler. Rabia’nın gebeliği çok sıkıntılı geçer. Sonunda İstanbul’da ilk defa yapılan bir sezeryan ameliyatı ile kurtulur. Bir oğlu olur. Bu mutlu olayı izleyen yıllarda 1908 meşrutiyeti gelir. Sürgünler yerlerine dönerler. Geri dönenler arasında Tevfik de vardır. Rabia, Osman Rakım Amca , Mahallenin Kibar tulumbacısı, Sabit Beyağabey , Bütün sinekli bakkal onu karşılamaya giderler. Vakti ileamanında Padişah haini diye İstanbul’dan sürülenlerin hepsi, şimdi birer Hürriyet kahramanı olarak bu siyasi görüşlerle ilişiği yoktur. Vapur rıhtımına yanaşıpta sürgünler çıkınca karşılama törenleri başlar. Sabit Beyağabey bir emir verince sinekli bakkal takımı Tevfik’in bile ürkütüp saklanacak yer aratan bir coşku ile gösterilerine başlar. Sinekli bakkal delikanlıları Şişmanca bir adamı omuzlarına alırlar. Tevfik’in mahalleye dönüşü dolası ile ateşli bir hürriyet nutku çeken bu adamı Tevfik hemen tanır. Bu kendine işkence eden göz patlatan Muzafferdir. Vehbi Dede ile Osman Tevfik’in Koluna girer ve ona bir torunu olduğunu haber FİKİR İnsanlar doğruyu ve yanlışı yaşayarak öğrenirler. Çok önemli konuda karar vermek gerektiginde her insan kalbinin sesini ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİRabia Romanın asıl kahramanı İlhâmi İmamın kızı Emine ve Kız Tevfik diye bilinen orta oyuncusunun kızı “Rabia”dır. Rabia, Yazarın romanda kendisi yerinde gösterdiği ve “İdeal Türk kadını nasıl olmalı?” sorusunun cevabı olan kişidir. Rabia’nın kişiliğinin oluşmasında babasından çok dedesinin etkili olmuştur. Kendisi İmam olduğu için torunu hafız yaparak İslami bilgilerle donanmasını sağlamıştır. Paşanın konağına gitmesi ile Rabia’nın kişiliğinin değişiminde en büyük etkiyi görülüyor. Dedesinin yanında her zaman cehennemden bahsedilerek büyüyen Rabia konağın ortamını görünce geleneklerine bağlı, ancak batı eğilimli bir karakter ortaya çıkıyor. iki ayrı ruh ikliminde yetişmiş olduğu Peregrini yani Osman’la evlenmesi ile de bunu Tevfik Daima şen şakrak, orta oyununda usta, yakışıklı ve çok düzensiz bir Dede Konakta Rabia’ya ders veren bir Mevlevî derviştir, her zaman teselli edici mizacı ile ruh okşayıcı bir Osman Annesinin tavsiyesiyle eskiden papaz olan Peregrini daha sonra her hangi bir dine bağımlı olmaksızın yaşamış bir müzik hocasıdır. Türkçe’yi çok iyi konuşan bu adam dinsiz olmasına rağmen Vehbi Dede gibi dinine bağlı insanlara saygı duymuştur. Rabia ile evlenmek için dinini değiştirerek Osman ismini Paşa Eski Dahiliye Nazırıdır. Padişaha son derece bağlı bir yapıdadır. Öyle ki kendi oğlunu bile gözünü kırpmadan ve elinde kesin delil olmadan sürebilmiştir. Ama diğer taraftan Rabia’ya karşı hep şefkatli olmuş ve iyi Rabia’nın annesidir. Önceleri Rabia’yı çok sevmiş ancak sürgünden dönen babasını kendisine tercih edince nefret etmeye başlamıştır. Elini öpmek için gelen kızını İmam Rabia’nın büyük babasıdır, mahalleliye devamlı cehennemden bahseden bir tipler Bilal; Rabia ile evlenmek isteyen bir genç, Rıfat Amca; mahallenin cücesi, Pembe; Rabia’nın hizmetini yürüten beraber yaşadığı çingene, Hilmi; Selim Paşanın Jön Türk oğlu, Sabiha Hanım; Selim Paşanın Hanımı, Kanarya Hanım; Köşkte ki bir Çerkez HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER Çok iyi bir anlatımla yazılmış olan sinekli bakkal bence okunmaya değer bir HAYATIHalide Edip Adıvar 1884-1964İstanbul'da doğdu. Kimi kaynaklara göre doğum yılı 1884'tür. İngiliz terbiyesiyle yetişmesini isteyen babası onu Üsküdar Amerikan Kız Koleji'nde okuttu. Orada Rıza Tevfik'den Bölükbaşı Fransız edebiyatı dersleri aldı ve Doğu'nun mistik edebiyatını dinledi. Sonradan evlendiği Salih Zeki'den de matematik dersleri alıyordu. Koleji 1901'de bitirdi. 1908'de gazetelere yazmaya başladığı kadın haklarıyla ilgili yazılardan ötürü gericilerin düşmanlığını kazandı. 31 Mart Ayaklanması'nda bir süre için Mısır'a kaçmak zorunda kaldı. 1909'dan sonra eğitim alanında görev alarak öğretmenlik, müfettişlik yaptı. Balkan Savaşı yıllarında hastanelerde çalıştı. Gerek bu çalışmaları, gerekse müfettişliği sırasında İstanbul semtlerini dolaşması, ona çeşitli kesimlerden insanları tanıma fırsatını verdi. 1919'da Sultanahmet Meydanı'nda, İzmir'in işgalini protesto mitinginde yaptığı etkili konuşma ünlüdür. 1920'de Anadolu'ya kaçarak Kurtuluş Savaşı'na katıldı. Kendisine önce onbaşı, sonra da üstçavuş rütbesi verildi. Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ve Atatürk ile siyasal görüş ayrılığına düştü. 1917'de evlenmiş olduğu ikinci kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye'den ayrıldı. 1939'a kadar dış ülkelerde yaşadı. O yıllarda konferanslar vermek üzere Amerika'ya ve Mohandas Gandi tarafından Hindistan'a çağrıldı. 1939'da İstanbul'a dönen Adıvar 1940'ta İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü başkanı oldu, 1950'de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1954'te istifa ederek evine çekilmiş ve 1964'te ölmüştür.
KİTABIN KİTABIN ADI SİNEKLİ BAKKALKİTABIN YAZARI HALİDE EDİP ADIVARYYAYIN YAYIN EVİ VE ADRESİ ATLAS KİTAP EVİBASI BASIMYILI KONUSU Sinekli Bakkalın konusu kısaca,İstanbul’un Sinekli Bakkal mahallesinin Sinekli Bakkal sokağında doğup büyüyüp evlenen Rabia adlı bir hafız kızının ve çevresindekilerin ÖZETİ Sinekli Bakkal, Abdulhamit devri İstanbul’unun kenar mahallelerinden birisidir. Bir geçitten çok bir toplantı yeri gibidir. Bu sokakta oturanlardan biri mahalle imamıdır. Onun kızı, Emine ise babasının istemesine rağmen “Kız Tevfik” denilen bir halk sanatçısı ile evlenir. Tevfik; orta oyunu, karagöz gibi şeylerle vakit geçirir. Ayrıca Emine ve Tevfik’le birlikte, sokaktaki İstanbul bakkaliyesini işletmektedir. Bir süre sonra Tevfik ile Emine anlaşamazlar ve ayrılırlar. Tevfik yaptığı şaklabanlıklar yüzünden sürülür. Ancak Emine hamiledir, ve İnadını ve iradesini annesinden, yeteneklerini ise babasından olan bir Rabia isimli bir kızları dünyaya gelir . Emine’nin Babası Rabia’nın dedesi olan imam ise Rabia’yı biraz büyüyünce hafız yapar. Mahallenin bir de kibar konağı vardır “Selim Paşa Konağı”. Bu konak başlı başına bir alemdir. Selim Paşanın Hanımı dünyanın tadına varmış, yaşlandıkça ölüm korkularına kapılmıştır. Ve teselliyi nerede bulacağını şaşırmış bir kadındır. Selim Paşa ise Padişahın dostlarından ve Zaptiye Nazırı idi. Oğlu Hilmi ise babasının aksine Jön Türklerle ilgisi olan bir ihtilalcidir. Büyüklük peşinde bir hayal adamı. Konağa giren - çıkan pek çoktur. Peregrini adında ki bir İtalyan piyanist Vehbi Dede adında bir Mevlevî bunların başlıcaları mevlit ve kuran okumaktaki şöhreti ile Selim Paşa konağına kapılanır. Peregrini’yi orada tanır. Vehbi dededen musiki dersleri, alır. Rabia biraz büyüdüğünde Hiç görmediği babası Tevfik sürgünden dönmüştür. Rabia annesi ile babası arasında tercih yapmak zorunda kalmış ve Babası Tevfik’i seçmiştir. Bunun üzerine Emine Rabia’ya çok kızmış her namazdan sonra beddua etmeye başlamıştır. Rabia Babasına bakkalda ve karagöz oyunlarında yardım etmekte Mahallenin cücesi olan Rakım Amcası ile beraber hep beraber güzel vakit geçirmektedir. Lakin Tevfik’in kadın kılığına girip Selim Paşanın oğlu Hilmi için Fransa’dan gelen yabancı evrakları feslilerin giremeyeceği Fransız Postanesine gidip alması esnasında yakalanması ile, Tevfik, zaptiye dairesinde “göz patlatan Hakkı” adında ki zorbanın sıkı işkenceleri ile sorguya çekilmiştir. Gene de Hilmi’nin adını vermez sürgüne yollanır. İş anlaşıldığı için Paşanın oğlu Hilmi de Selim Paşanın emri ile sürgüne Şama sürülecektir. Tevfik yokken Rabia Rakım Amcanın yardımı ile dükkanı idare eder. Vehbi Dede ve Peregrini de kendisine arkadaşlık ederler. Ama babası sürgüne yollandığından sonra bir daha Selim paşa konağına ayak basmaz. Konakta pek sevdiği bir Cariye vardır Kanarya Hanım. Çerkez asıllı olan Kanarya Hanım da aslında evlenip çırak Ramazanlarda camileri gezer mukabele okur ara sıra mevlitlere çağrılır. Şehzade Nihat Efendisinin yalısında da Mevlit okumaya davet edilir. Rabia yalıya gittiğinde iç salonun kapıları açılarak sinekli bakkal mescidinin büyük bir toplantı yeri haline getirildiğini görür. Renkli Papatya başlarına benzeyen yüzlerce başörtülü kadın dinleyicisi vardır. Bu duygulu kalabalığa yanık ve dokunaklı sesi ile mevlit okuduktan sonra salonun sonunda çok güzel bir mermer heykele benzeyen sarışın bir kadın görür . Bu kanarya Hanımdır. İki eski dost çığlık çığlığa birbirlilerinin boynuna atılırlar. Peregrini Rabia’nın okuduğu mevlide hayrandır. Karakterine, olgunluğuna hayrandır. Sonunda , tasarısını Vehbi dedeye açar. Onunda uygun bulması üzerine Rabia ile evlenmek için dinini değiştirir. Osman adını alır. Vehbi dede de, onu kızı gibi sevmektedir. Yani Rabia da güzelliği bulan Tanrı sevgisi...İmam da Emine de öldüğünden Osman’la Rabia Evi onarırlar. Dükkanın üstüne yerleşirler. Rabia’nın gebeliği çok sıkıntılı geçer. Sonunda İstanbul’da ilk defa yapılan bir sezeryan ameliyatı ile kurtulur. Bir oğlu olur. Bu mutlu olayı izleyen yıllarda 1908 meşrutiyeti gelir. Sürgünler yerlerine dönerler. Geri dönenler arasında Tevfik de vardır. Rabia, Osman Rakım Amca , Mahallenin Kibar tulumbacısı, Sabit Beyağabey , Bütün sinekli bakkal onu karşılamaya giderler. Vakti ile Padişah haini diye sille tokat İstanbul’dan sürülenlerin hepsi, şimdi birer Hürriyet kahramanı olarak bu siyasi görüşlerle ilişiği yoktur. Vapur rıhtımına yanaşıpta sürgünler çıkınca karşılama törenleri başlar. Sabit Beyağabey bir emir verince sinekli bakkal takımı Tevfik’in bile ürkütüp saklanacak yer aratan bir coşku ile gösterilerine başlar. Sinekli bakkal delikanlıları Şişmanca bir adamı omuzlarına alırlar. Tevfik’in mahalleye dönüşü dolası ile ateşli bir hürriyet nutku çeken bu adamı Tevfik hemen tanır. Bu zaptiye dairesinde kendine işkence eden göz patlatan Muzafferdir. Vehbi Dede ile Osman Tevfik’in Koluna girer ve ona bir torunu olduğunu haber ANA FİKRİHalide Edipin gözünde ideal Türk kadının doğu kültürünün aynı zamanda Batı ile tanışmış ılımlı kişiliğini; akla dayanan Batı felsefesinin birer temsilcisiolduğunu topluma göstermek OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİRabia Romanın asıl kahramanı İlhâmi İmamın kızı Emine ve Kız Tevfik diye bilinen orta oyuncusunun kızı “Rabia”dır. Rabia, Yazarın romanda kendisi yerinde gösterdiği ve “İdeal Türk kadını nasıl olmalı?” sorusunun cevabı olan kişidir. Rabia’nın kişiliğinin oluşmasında babasından çok dedesinin etkili olmuştur. Kendisi İmam olduğu için torunu hafız yaparak İslami bilgilerle donanmasını sağlamıştır. Paşanın konağına gitmesi ile Rabia’nın kişiliğinin değişiminde en büyük etkiyi görülüyor. Dedesinin yanında her zaman cehennemden bahsedilerek büyüyen Rabia konağın ortamını görünce geleneklerine bağlı, ancak batı eğilimli bir karakter ortaya çıkıyor. iki ayrı ruh ikliminde yetişmiş olduğu Peregrini yani Osman’la evlenmesi ile de bunu gösteriyor. BKZ. sayfa 87Kız Tevfik Daima şen şakrak, orta oyununda usta, yakışıklı ve çok düzensiz bir kimlikte anlatılıyor. Vehbi Dede Konakta Rabia’ya ders veren bir Mevlevî derviş olarak bize aktarılan Vehbi Dede, her zaman teselli edici teskin edici mizacı ile Rabia’nın dedesinden çok farklı olarak Ruh okşayıcı bir alim olarak Osman Annesinin tavsiyesiyle eskiden papaz olan Peregrini daha sonra her hangi bir dine bağımlı olmaksızın yaşamış bir müzik hocası. Türkçe’yi çok iyi konuşan bu adam dinsiz olmasına rağmen Vehbi Dede gibi dinine bağlı insanlara saygı duymuştur. Rabia ile evlenmek için dinini değiştirerek Osman ismini Paşa Eski Dahiliye Nazır, padişaha son derece bağlı bir mizaç ortaya sürmüştür. Öyle ki kendi oğlunu bile gözünü kırpmadan ve elinde kesin delil olmadan sürebilmiştir. Ama diğer taraftan Rabia’ya karşı hep şefkatli olmuş ve iyi Rabia’nın annesidir. Önceleri Rabia’yı çok sevmiş ancak sürgünden dönen babasını kendisine tercih edince, elinden gelse Rabia’nın boğazına sarılmak istemiştir. Elini öpmek için gelen kızını İmam Rabia’nın büyük Babası, mahalleliye devamlı cehennemden bahseden bir tipler Bilal; Rabia ile evlenmek isteyen bir genç, Rıfat Amca; mahallenin cücesi, Pembe; Rabia’nın hizmetini yürüten beraber yaşadığı çingene, Hilmi; Selim Paşanın Jön Türk oğlu, Sabiha Hanım; Selim Paşanın Hanımı, Kanarya Hanım; Köşkte ki bir Çerkez kızı. HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLERBence Sinekli Bakkal bugün dahi türk kadınına örnek teşkil edebilecek bir şaheserdir. Bu kitap sadece Türk kadını için değil erkeği içinde bir rehberdir, bunun için herkesin bu kitabı okumasını şiddetle tavsiye YAZARI HAKKINDA BİLGİ Halide Edip Adıvar'ın Hayatı ve Edebi KişiliğiHalide Edip 1884-1964 İstanbul'da doğmuştur. 1901'de Üsküdar Amerikan Kız Koleji'ni bitiren yazar, Rıza Tevfik ve Salih Zeki'den özel dersler almıştır. İlk evliliğini Salih Zeki ile yapan Halide Edip, yazılarında bir süre Halide Salih imzasını kullanmıştır. Bir ara kız okullarında öğretmenlik yapmış, 1918'de İstanbul Üniversitesi'nde Batı Edebiyatı profesörü olmuştur. İstanbul'un işgali sırasında yaptığı konuşmalar yüzünden kovuşturmaya uğrayınca Anadolu'ya kaçarak Milli Mücadele'ye katılmıştır. Cumhuriyet'in ilanından sonra Adnan Adıvar'la hükümet arasında başlayan anlaşmazlık sonucu 1926'da Türkiye'den Türkiye ile ilgilikonferanslar veren yazar 1940'ta yeniden İstanbul Üniversitesi İngiliz Edebiyatı profesörlüğüne atanmış, bir dönem milletvekilliği de yaptıktan sonra üniversiteye dört romanından üçü duygusal yanı ağır basan güçlü sevgi romanları olan yazarın ilk dikkati çeken eseri Türkçülük hareketlerinin ve Ziya Gökalp'in etkisinde kalarak yazdığı "Yeni Turan"dır. Halide Edip, toplumumuzun batılılaşmaya olan gereksinimine inandığı için Ziya Gökalp'in düşüncelerini beğenir. Küçüklüğünden başlayarak Doğu ve Batı'yı bir arada yaşayan Halide Edip, Meşrutiyet döneminde yazdığı romanlarında bu karşılaştırmayı yapmıştır. Daha sonra romancılığına yeni bir yön veren yazar, Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu'yu ve Anadolu'nun çeşitli sorunlarını yansıtmıştır. Eğitim ve sağlık bunların başında gelir.
Sinekli Bakkal Barkod 9754471142 Yazar Halide Edip Adıvar Yayın Evi / Çevirmen Özgür Yayınları / Türkçe Sayfa / Baskı Yılı 458 / Bulunduğu Merkezler Atakent Okuma Evi 10 Defa Okundu Doğukent Okuma Evi 12 Defa Okundu Adıvar’ın bugüne kadar defalarca basılmış, milyonlarca okur tarafından okunmuş ve güncelliğini hiç yitirmemiş romanı Sinekli Bakkal, Türk romanı içerisinde özel bir yere sahip. "Roman," dendiğinde aklımıza gelen ilk kitaplardan biri olan bu yapıtı Selim İleri’nin yazdığı sonsöz eşliğinde sunuyoruz. Defalarca basılmış, kuşaklardan kuşaklara ulaşabilmiş Sinekli Bakkal, II. Abdülhamid dönemini bir geçmiş zaman dekoru önünde yansıtarak, eskiden yeniye devralınması gereken kültür, sanat ve töre değerleri üzerinde durur. Bir anlamda, yazar ve eseri, tarihi süreklilik arayışı içerisindedirler.
sinekli bakkal kitabı hakkında sorular